Manyetizma ve Sağlık
Hayat elektro manyetik dalgalardan ibarettir. Le Secret De La Vie (Hayatın Gizemi) 1929 Bugün değişen ve gelişen tıp teknikleri çoğunlukla insan bedeni üzerinde yoğunlaşmıştır.
Fiziksel rahatsızlıklarımızın artık ilk önce enerji boyutunda var olup daha sonra zihinsel ve organik bozukluklara , dengesizliklere neden olduğunu biliyoruz ve bu konuyla ilgili çalışmaların neticeleri göz kamaştırıcı bir şekilde gelişiyor. Mükemmel sağlık için Yoga, Reiki , Meditasyon,Spor vs.yapıyoruz; stresten uzak duralım, mümkün olduğunca yediklerimize dikkat ederek organik beslenelim diyoruz. Bütün bunları en uygun ve gelişmiş metotlarla yapsak bile hastalıklardan bir türlü kurtulamıyoruz.
Kendimiz için çok şey yapabiliriz, ancak bedenlerimizi özellikle enerji alanımızı olumlu olmayacak şekilde etkileyen çevresel saldırılar için yeterli bilgi ve donanıma sahip miyiz?
“Chi” enerjisinin akışını olumlu yönlendiren sevimli ve çok da etkin olan Feng-Shui yerleşim ve dekorasyon bilgisi hayatımıza çok şey katıyor.Ancak evimize çok yakın bir baz istasyonu, kanalizasyon künkleri, dev alış veriş merkezlerinin zeminine yerleştirilen elektrik kablolarından oluşan elektronik halatlar, savunmasızca üstünde yürüdüğümüz toprağın altındaki maden damarları , elektrik trafoları gibi bir çok manyetik ve radyoaktif alan hepsi birer titreşimsel dalga boyu yayarak kontrolümüzün dışında bizi etkiler.
Biz evimizde meditasyon, hafif spor ve duşumuzu aldıktan sonra yola çıkıp iş yerine varıncaya kadar ; çevremizdeki bu etkenler enerji alanımıza zararlı dalga boyları ile saldırıp dururlar.Eğer günlük yaşantımızı geçirdiğimiz mekanlar bu tür saldırılardan uzak bir yerde ve şekilde inşa edildiyse bu etkiler en azdadır, yoksa fiziksel bedeni korumaya çalışan enerji alanlarımızda gedikler açılır ve bizi koruması gittikçe zorlaşır.Her çevresel etki için öz kaynaklarındaki enerjiyi kullanan bedenimiz, çoğunlukla bu enerjiyi minerallerini harcayarak gerçekleştirir.
Her bir hücremizin üstünde varolan öz ışığımız, doku, organ ve vücudumuzu tamamen kaplayarak koruyan bir enerji alanından oluşur. Ölçülebilir elektromanyetik bu kalkanların görevi içsel ve dışarıdan gelen baskılara karşı fiziksel bedeni korumaktır. Enerji alanımıza enerji girişinin olduğu belli merkezler vardır. Bunların en bilineni çakralardır. Girdap gibi helezoni enerjetik merkezler olup enerji alanımıza sürekli her yerde var olan Ki ya da Chi (yaşam enerjisini) alırlar. Diğer önemli enerji hattı da meridyenler ve üzerlerindeki akupunktur noktalarıdır. Enerji alanımız için zararlı olabilecek alanlara girildikçe çakralar ve akupunktur noktaları kapanarak enerji alanımızı korumaya alır ve o bölgelerden zararlı enerjilerin içeri girmesini önlemek ister. Güçlü bir enerji alanına sahipsek o bölgeden uzaklaşınca çakralar ve akupunktur noktaları kendini açar ve normal enerji akışı devam eder. Eğer enerji alanımızdaki enerji eksildiyse ve yerine konmadıysa kapanan noktaları açmaya yetecek gücü bulamaz, kapanan noktalar kapalı kalır ve enerji akışı kesintiye uğrar . Bu süre uzar ve süreğen olursa enerji gitmeyen bölge veya organ güçsüzleşir ve hasta olmaya başlar.Ara sıra Çakra dengelemesi yaptırılması ve kapalı çakraların açılması bu açıdan önemlidir.
Çevremizdeki saldırgan enerjilerin etkisi enerji alanlarımızın gücüyle ilgili olsa da bazı durumlar çok kişiseldir ve gen kayıtlarıyla ilişkilidir. Örneğin civa zehirlenmesi deneyimlemiş ve gen kayıtlarına civanın titreşimsel bilgisini “ tehlike, tehlike” diye kaydetmiş bir kişide bu alarm geni onun çocuklarına da geçer ve bir gün torunu bir kır gezisi sırasında toprak altında bir bölgede atık civa yoğunluğu bulunan yerden geçer ve bütün vücudu alarm çalar, bir çok akupunktur noktası bu daha önceden tanıdığı olası tehlikeye karşı kendini korumak için sıralama , hatta bütün meridyenin noktalarını kapatır. Diyelim ki böbrek meridyeninde bir çok nokta kapandı veya dışardan saldıran enerjinin titreşimi bütün meridyende enerji akışını kesti, bu meridyenin içindeki enerjinin akıp gitmesi demektir. Tıpkı bir damarın kesilip kanın akması gibi enerjide akıp gider. Ya da noktalar kapandıysa içinde bloke olup kalır. Bu kişi o günün gecesinde ve gelecek günlerde kendini iyi hissetmeyebilir, halsizlik ve benzer şikayetlerle , enerji taşımayan meridyen nedeniyle hasta olacak, sebebini anlayamayacaktır.Enerjisel olarak “jeopatik” bir saldırıya uğramıştır. Çok kişiseldir, aynı toprak üstünde yürüyen diğer insanlar etkilenmemiş sadece o kişi etkilenmiştir.
Jeopatik saldırı çevreden gelen titreşimsel zararlı bir etkidir ve vücudun buna enerji alanında var olan kaynaklarını kullanarak tepki vermesidir. Enerji tıbbı insanın hayatı boyunca karşılaştığı hastalıkların % 33 ünü çevresel faktörlerin oluşturduğunu kabul eder.
Evlerimiz, özellikle yatak odalarımız en uzun süreyi 7-8 saatlik uykumuzu alıp gelecek güne şarj etmiş olarak başladığımız yerlerdir. En çok evimizin nerde inşa olduğuna, eğer henüz olmadıysa toprağın altında neler olduğuna (akarsu, gömü, maden) gibi titreşimleri ile yakın çevreyi etkileyecek faktörlere dikkat etmek çok önemlidir.
Subtil Enerji biliminin gelişip , kabul edildiği ülkelerde yeni yapılan evlerin ve her türlü yeni inşa alanının altındaki jeopatik stres araştırılmakta bununla ilgili sertifika verilmektedir. Alman Tıp doktoru Ernst Hartmann tarafından saptanan kuzey- güney, batı- doğu yönünde bütün gezegenimizi saran hatlar ve yaydığı enerjilerle insanları etkilemektedir. Hartmann hatları olarak bilinen bu enerjisel ağ yaklaşık 20 cm genişlikte olup kuzey-güney hattı 2 metre, doğu- batı hattı ise 2.5 m aralıkladır. Hartmann ağı Geleneksel Çin ögeleri Yin ve Yang ile ilişkilendirilmiştir. Yin , kuzey-güney hattı; soğuk ve yavaş bir enerji olup kış mevsimini temsil ederek kramplar ve romatizmayla ; Yang , doğu- batı hattı sıcak ve hızlı enerji , ateş ve iltihaplarla bağlantılıdır. Bu geometrik ağın ortasında kalan alanlar nötr bölgedir
Yaşamımızı bu alanların dışında tutmak olanaksızdır, Hartmann hatları bütün gezegeni kapsar. Bu ağların üstünde zaman geçirmek sağlık açısından bir etken olmamakla beraber , hatlarının kesiştiği noktalar yaydıkları yüksek jeopatik stres ile çok etkilidir ve bu noktanın üstüne yerleştirilmiş bir yatak veya hiç yeri değişmeyen çalışma masasının koltuğu kansere davetiye çıkartır. Jeopatik etki direkt olarak bir hastalık yaratmasa da bağışıklık sistemini olumlu olmayacak şekilde etkilemeye başlar. İlk önce uyku kalitesi bozulurken yorgunluk baş gösterir. Dr E. Hartmann’ın 30 yıl boyunca kanser hastaları ile yaptığı araştırmada % 85 inin jeopatik strese maruz kaldıklarını tespit etmiş ve “Kanser yaşadığımız yerin bir neticesidir” kavramı oluşmuştur.
Curry hatları da yine gezegenimizi saran elektrik yüklü hatlardır. Dr Manfred Curry ve Dr Wittmann tarafından bulunmuş, kutuplar arası diagonal hatlardır ve 3 m aralıkladır. Bu hatlar üzerinde yapılan araştırmada Dr Curry pozitif yüklü hatlarda kanserli hücrelerin negatif enerji yüklü hatlarda ise iltihapların oluştuğunu gözlemlemiştir.
Yine Avusturya’lı araştırmacı Anton Berker’ in görünmez radioaktiv duvarlar olarak tanımladığı 1 metrelik hayali hatlar 33 metre aralıkla kuzey-güney ve doğu- batıdan dünyayı kaplar. Bazen Hartmann, Curry ve Benker hatları kesişerek çok güçlü noktalar oluşturur.
Hasta bina sendromunun nedeni ise genellikle bina altındaki yer altı sularıdır. Feng Shui de bu tür radyosyona Sha Chi denir ve binaların çelik konstruksiyon, teller ve boru hatlarından yayılır. Sha Chi öldüren yıkıcı enerjidir.
Yer altındaki maden damarları da yer altı sularıyla aynı etkiyi yapar ve radon gazı yayar. Tatsız, renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gaz olan radon, tamamen doğal bir oluşumdur. Varlığı Friedrich Ernest Dorn tarafından 1900 da keşfedilen radon gazı müsaade edilen miktarın üzerinde olduğunda akciğer kanser riskini oluşturmaktadır. Arazide yer altından gelen radon gazı titreşimleri ev tabanındaki aralıklardan sızarak veya yapı malzemeleri taş, toprak ve çimento ile yaşam alanlarımıza girer. Ahşap evler nefes aldığından radon gazı oranını minimuma indirir. Ahşap bir evde 10 bekarel radon ölçümü beton evlerde 300-400 bekarele kadar çıkar. Amerika’da yapılan araştırmalarda akciğer kanserinden ölenlerin % 14 ü bina içi radon gazına maruz kalanlardır.
Küresel enerji bilimcileri bu enerjileri Almanya , Avusturya , Fransa ve Kuzey Amerika’da kabul edilmekte olan Dowsing metodu ve diğer ölçüm sistemleriyle ölçebilmektedir. İnşaat öncesinde bu alanlar araştırılmakta, raporlar düzenlenip bu alanların yeri tespit edilip , olumlu olmayacak şekilde yapabileceği etkilere karşı önlemler alınmaktadır.
Evrende dağılan frekanslar, yaşayan organizmaların içine de girer , organizma kendini buna karşı korur veya giren basıncı dışarı atar. Yaşamakta olan her hücre titreşerek dalga yayan ve emen bir enerji oluşumudur.İnsanları enerji parçaları olarak görürsek onların devamlı vibrasyon dalgaları verdiğini ve aldığını anlarız. Bu dalgalar elektro manyetik alan yaratır ve yaklaşık 300 000 km/s hız ile yayılır. Bu aynı zamanda ışığın hızıdır çünkü ışık bir elektro manyetik dalgadır. Alman bilim adamı Ernst Lecher’in yaptığı anten ile bu alanları saptamak mümkündür. Lecher anteni insandan, hayvanlardan, bitki, mineral ve çevreden yayılan her türlü titreşimi ve enerjiyi ölçer. Saldırının tipini ve problemin bulunduğu yeri tam olarak bularak, enerji bozukluğunun kaynağını ve kökenini saptar. Jeopatik, elektrik, elektro manyetik, radyoaktif, cep telefonu ,ağır metal zehirlenmesi gibi her türlü çevresel saldırıyı bulmayı sağlar.
Proje düzeyinde en iyi yapısal yön ve materyali bulmada yardımcıdır. İnsanın enerji alanlarının dengesizliğini , hayvanların, bitkilerin, minerallerin, aynı zamanda insanın zihin ve vücut sağlığını etkileyen çevresindeki objelerin enerji niteliklerini ölçmek için birçok özelliğe sahip en ideal alettir.Antende, 2.7 mineraller, 8.6 fay hatları ve oyuklar 10.0 ve 12.2 Hartmann-Curry hatlarının çakışma noktaları, 3.5 radon, 5.0 su 5.1 kurşun, 5.3 civa frekanslarıdır.
Einstein’in e=mc2 formülünde enerji ile madde aynı şeydir ve bizimde yaratılmış olduğumuz evren bir enerji denizidir. Bizi meydana getiren bu ince yaşam gücü aynı zamanda çevremizdeki her şeyi meydana getirir. Kuantum fiziği sub-atomik düzeyde, maddenin enerji olduğunu ve enerji sistemlerinin kaynaşması olduğunu gösterir. Bu sub-otomik düzeyde bütün maddeler ‘sübtil (ince) ışık partikülleri olan fotonlar yayarlar. Lecher anteni ayarlanarak bu inanılmaz küçük dalga boylarını ölçebilir. Anten elle tutulan bir alet olduğundan Dowsinge (radyastezi) benzetilse de dowsingin yapamadığı, subtil enerjiyi tanımlayabilir.
Hücrenin dengesini bozan diğer alanlardan biride mikrodalga, x-ray (röntgen) dir. Bunlarda canlı sistemi bozar. Çalışma masamın üzerindeki bilgisayardan gelen enerji akımı beni rahatsız etmekteyse, birkaç saat sonunda hücrelerim korumaya geçer ve ben kendimi yorgun hissederim . Bu yüzden evimizdeki aletlerin dışarıya verdikleri akımları ölçüp organizmamızın üzerinde ne derece zararlı olduklarını bulmamızda fayda vardır. Bu şekilde kendimizi koruyabiliriz.
TV, gürültü, yüksek voltaj, elektrik sistemleri gibi ağır enerji frekanslarının etkisi altında devamlı kalıyorsak vücudumuza her gün daha çok hasar vermektedir.. Hiçbir sağlık tedavisi uzun süre etkili olmaz, çünkü bağışıklık sistemi devamlı zorlanmakta ve zayıflamaktadır. Bu yüzden enerji dengelemesi gereklidir. Enerji yaşamın önemli bir bölümüdür. Bir çok ülkede artık modern tıp bunu göz önünde bulundurmaktadır. Çünkü bugüne kadar enerji ölçülemezdi ama şimdi Acmos metodu sayesinde enerji ölçülebilmektedir. Bir mühendis ve Enerji Tıbbı Doktoru olan olan Réne Naccacian devrimci bir teşhis ve tedavi metodunda da Broglie, Ernst Lecher, Reinhard Voll , kuantik fizik ve Geleneksel Çin Tıbbı’nın prensiplerini birleştirerek Acmos’ u yaratmıştır.Bu metot maddenin organizma üzerindeki uyum ve sinerjisini, çevresel faktörlerin insan organizması üzerindeki etkisini araştırır ve olumlu olmayan etkileri nötrler.
Vücut her gün iç ve dış problemlere maruz kaldığında , bazı enerjetik devrelerini keserek bununla başa çıkmaya çalışır. Her uyarıdan sonra, sağlıklı bir vücut kendi kendine kapanmış enerji noktalarını bulur ve yaşam uyumluluğunu tekrar düzene sokar, bu organik hayatın temelidir. Ancak aşırı dış veya iç saldırı organizmanın yavaşlamasına ve fazla enerji devresini kesmeye neden olursa, o zaman vücut yaşamsal düzenini kendi kendine düzene sokma kapasitesine kaybeder. Bu enerji dengeleme metodu ile birtakım titreşim yardım sinyalleri alınır ve enerji alanındaki uyumluluk tekrar düzenlenir.
Kişinin iyi yaşaması, dış ve iç saldırılara karşı gelebilmesine bağlıdır, bu saldırılar ya doğuştandır yada daha sonra çevre koşulları veya yaşam tarzından elde edilir. Geleneksel Çin Tıbbı’nda vücudu etkileyen içerden ve dışardan gelen enerjiler kabul edilir. İç enerji YİN enerjidir (akciğer, kalp, dalak- pankreas karaciğer ve böbrek) derin manyetik alanı ;YANG olan ise (kalın bağırsak, ince bağırsak mide, safra kesesi ve mesane) üst yüzey ” elektrik alanı” nı ifade eder. Bu iki alanın birleşmesiyle vücudun etrafındaki elektro manyetik bir alan oluşur. Dr. Naccacian ayrıca bu iki alanın ve birleşimlerinin dalga boylarını da bulmuştur.
Bu buluş en büyük etkisini doğal tedavide gösterir çünkü bir insanın tam sağlıklı olabilmesi için bu alanların alnın tam ortasından aşağıya doğru ve vücudun iki yanında da dengede olması gerekir. Bu yüzden “dengede ve merkezde olma” tanımları ortaya çıkmıştır. En önemli alan derin manyetik alandır çünkü bu alan ne kadar dışarı kaymışsa o kadar kronik hastalık vardır. Ağır kanser olan bir hastanın manyetik alanı kayabileceği en son yere kadar uzaklaşmış olur.
Enerji tıbbının üzerinde en çok durduğu konulardan birisi de çevrenin insan üzerindeki etkisidir. Vücut hiç durmadan cep telefonlarının etkisi, ağır metal zehirlenmesi ve kablolardaki elektromanyetik sızıntı, jeopatik stres gibi dışardan gelen saldırılara maruz kalıyorsa iç enerji sistemlerini dengeleyemez. Yapılan testlerde kulağa tutulan kapalı bir cep telefonunun enerji alanlarını iki metre dışa ittiği görülmüştür. Sürekli kullanıcılardaki zararları inanılmaz olmalı.
Elektrikli cihazlarının kablolarında olabilen elektrik sızıntısıyla ilgili ilginç bir deneyimi Dr Michael Broking 17 yıl kanser olan bir kadın hastasıyla yaşamıştır.. Ne yazık ki doktor evindeki zararlı enerjileri kontrol edemeden hastası vefat etmiştir. Daha sonra yapılan araştırmada yatağın üzerine ve yatağın yaylarına ve bütün yatağa yayılan baş ucunda elektrik sızdıran bozuk bir priz bulunmuştur. Bu prizin 17 sene önce yerleştirildiği yapılan araştırma sonunda anlaşılmıştır.
Çevresel saldırılara , yapılan son araştırmalara doğada izini bırakan “hayali saldırıların” enerji alanlarını etkilediği bilgisi de eklenmiştir. Kolera ve veba gibi felaketlerin bırakmış oldukları izlerin doğada bulunduklarını ve vücudun bu hayali saldırılara karşı karşıya kaldığında gerçeğiymiş gibi tepki gösterdiğini ve bu saldırıların enerji alanlarını etkilediği saptanmıştır0. Sanal Çevresel Saldırı olarak kabul edilen bu fenomene karşıda , kalkan enerjiler kullanılır.
Diğer güçlü bir etken ise zihinsel enerjilerdir. Dr. Brooking “Bana test etmem için bir ürün yollanmıştı. Bu ürün dünyanın birçok yerinden gelen organik karışımlardan meydana gelmekteydi. İçindekiler çok etkileyiciydi fakat test ettiğimde ürünün tamamen ölü olduğunu gördüm”. demiştir. Bir ürünün enerji düzeyini etkileyebilecek bir çok faktör vardır. İçindeki karışımların sinerjisi, üretim makinesini temizlemekte kullanılan kimyasallar, herhangi bir karışımın zayıf olması ve hatta üreticinin niyeti bile çok önemlidir.
Buna benzer olarak işinden nefret eden bir aşçı hazırladığı yemeklere öfke ve kin titreşimi aktarabilir, stresli bir anında olan annenin hazırladığı yemek çocuklarını olumlu olmayacak şekilde etkiler. Biz enerji alanlarından oluşuruz ve bu alanlar birbirleri ile etkileşim halindedir. Bu temaslar bazen uyumlu değildir. Bir insanın bir ürünle örnek olarak bir vitaminle etkileşiminin kişi için olumlu olduğunu anlamak için ürün insanın elindeyken test edilir.. Olumlu etkisi olan ürün insanın enerji alanlarında dengeleyici bir etki gösterirken olumlu olmayan dengeyi bozacaktır ve alanlar kayacaktır.
Eğer her madde enerji ise çevremizdeki insanlar , okuduğumuz gazete ve dergiler, yediğimiz yemekler titreşimsel frekanslar yayacaktır. Biz hayatımızı bizi etkileyen enerjilerden habersiz olarak yaşamaktayız. Seyrettiğimiz filmler, dinlediğimiz müzik hepsi enerji boyutunda bizi etkiler.
Gelecekte sübtil enerjinin daha çok farkına varılınca birbirleriyle etkileşimde olan enerji sistemleri ve titreşim frekansları daha çok anlaşılınca insanlar evlerine aldıkları mobilyalar, kullandıkları giysiler, çocuklarının oynadığı oyuncaklar ve hatta duvarlarına astıkları resimler hakkında daha seçici olacaklardır. Git gide daha çok insan dengede olacak ve evrensel ve toprak (Kozmik - Küresel) enerjilere bağlı olarak bu öz enerjilerin vücutlarında dolaşmalarını sağlayacak ve hayatlarını olumlu bir şekilde değiştirebilecekler.
Yaşadığımız yerlerin sağlık üstündeki etkileri ve bununla ilgili bilim dalı ve yeni buluşlar, gelişmeler geçmişteki bilgilerin yine birbiriyle buluşmasıdır. Feng Shui kaynağı olarak kabul edilen Sthapatya Veda bilimi Sanskritçe’de “Kurmak ve Bilgi” kelimelerinden oluşmuştur ve tarihi çok geçmişe dayanan bu bilimde çevrenin yenilmezlik ve mutluluğu yansıtacak şekilde nasıl değiştirileceği bilgisi vardır. Evlerin inşa ve dekorunda yönlerin etkisi, kullanılacak doğal malzemeler, hava koşulları , arazinin dikkatle seçilmesi ve havalandırma faktörlerini göz önünde bulundurur.
Sthapatya Veda bilimi bilgisiyle çalışan inşaat şirketleri bir çok ülkede hizmet vermektedir. Jeopatik stresin insan sağlığı üzerindeki etkilerini çok iyi özümsemiş ülkelerde bilinçli inşaat şirketleri gerekli araştırmaları yaparken Hartmann ve Curry hatlarının etkisini nötrleyecek bir çok malzeme üretilmiştir.
Bütün bu çevresel saldırıları öğrenip kaygılanmamak mümkün değil. Ancak bilgi güçtür ve ne kadar bilgilenirsek kendimizi korumak için çarelerini de bulabiliriz. Korkunun ecele bir faydası yoktur, farkındalığı yükselmiş bilinçli insanlar olarak daha duyarlı olmak zorundayız.
“Neden bu hastalık beni buldu”? sorusuna bir çok cevabı vardır. Hastalık nedenleri, ruhsal tekamülümüzle ilgili kadersel programlardan enerji boyutuna, oradan zihinsel, ve fiziksel bedenlerimizde maddeleşirken , yine özgür irade ve kendi seçimlerimizle oluşan geniş skalanın içinde “çevresel faktörlerde” bütün bu öğelerle iç içe üstesinden gelinmeyi bekliyor.
Yeni inşa edeceğimiz bir evde dikkat etmemiz gereken bir çok şey olduğunu öğrenirken artık yerleşik olduğumuz mekanlar mekanların enerjilerinin arındırılması ve dengelenmesi gibi yapabileceklerimizde vardır. Birer enerji titreşimi olarak bizi etkileyen bu enerjilere yine onları nötrleyen ve karşı koyan başka enerjiler , enerji biliminde çareler getirir. Enerji dengelemede yine titreşimleri çok yüksek olan bitkisel enerjiler kullanılır. Örneğin adaçayı, kekik,nane ve lavanta gibi bitkilerinin konsantre yağları çok yüksek enerjilerdir ve bulundukları yerin enerjisini de yükseltirler.
Enerjimizin düşük ve sağlık sorunları yaşadığımız zamanlarda bu tür bitkilerin enerjilerini üzerinde taşıyan kişinin veya çevrenin enerjisi yükselir. Çalışırken vücudumuzdan sürekli kalsiyum veya demirimizi çalan bilgisayarın yakınına yerleştirilecek kalsiyum tabletleri yine bir denge sağlayacaktır ancak kimin nerde hangi enerjiyi kullanması gerektiği enerji beden terapistlerinin işidir. Çevresel saldırıların bir çaresinin olduğunun bilinmesini istiyorum. Enerjimizi yükselten ve dengeleyen nefes teknikleri, Yoga ve Reiki bizi desteklerken kişisel favorim Chi Kung ve Ra Sheeba’dır.
Enerji gerçekliği de sadedir. Yüksek titreşimli enerji alçak titreşimli olanı iter. Gün boyunca yada diğer bir bakışla hayatımız boyunca bize saldıracak düşük titreşimlere kendi enerji alanımızı ve titreşimimizi güçlendirerek karşı koyabiliriz. Evimiz , iş yerimiz en mükemmel tarama ve korumadan geçse de bizler her yerde hareket eden, bize ait olmayan mekanlara girip çıkan varlıklarız. Bize baskı yapan etkilere kişisel alanımızı da koruyarak en iyisini yapabiliriz. Mekanlarımızı dikkatle seçip, yaşadığımız yerin sağlığımız üstünde çok büyük etkisi olduğu bilincinde yeni teknolojinin yanında eski geleneksel yapı teknik bilgilerini de hayatımıza katarak, “Koruyucu Tıbba” sevgili evimizden başlayabiliriz. Her zaman dengede ve merkezimizde olma dileğiyle.