Marifetnameden Seçmeler / Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri

MARİFETNAMEDEN SEÇMELER / ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI hazretleri

45.Bölüm, B Altıncı Madde

Sıhhat durumunda alışılan istifranın en güzel türleri bulunan cima ve hamamın 
itidalini bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki: Sıhhatteyken alışılan 
boşalımların en kolay ve en faydalısı, cima ve hamamdır. Cimanın en faydalısı, 
birinci hazımdan sonra vâki olanıdır. Bedenin hararet, rutubet ve kuruluğunda, 
boşluk ve doluluğunda itidali sırasında bulunandır. Eğer o, hata ile bu 
itidallerin dışında bulunduysa; bedenin hararet, rutubet ve doluluğunda bulunan 
cimaın zararı, onun soğukluk, kuruluk ve boşluğunda bulunandan daha az ve daha 
kolaydır. Cima şehveti kuvvet bulmadıkça, âlet düşünmeksizin ve bakmaksızın 
yayılmadıkça, ona öne alma ile girişme, vücuda zararlı bir oyundur.

Faydalı cimaın alâmetleri odur ki: Onun akabinde vücuda hafiflik, tam neşe, 
yemek isteği ve uyku gele. Ta ki fazla maddenin boşalımı hâsıl olmuş ola. zira 
ki mutedil cima, tabii harareti def ile bedeni ferahlandırır. Yemem ve 
beslenmeye bedeni hazırlar. Gazabı zayıflatıp, kötü vesveseyi ve sevda 
düşüncelerini giderir. Balgam hastalıklarının çoğu onunla gider. Çok olur ki, 
cimayı terk edenin menisinden kötü buharlar dimağına çıkıp, baş dönmesi ve göz 
kararması gibi belalar başına gelir. Meni buharı, bedenin içinde hapsolup, 
kaplarına dolduğunda husyeleri şişer, kasık acısı ve beden ağırlığı hâsıl olur. 
Cima yapıldığında sürakte hafiflik ve şifa bulur. çok cima, endamı boşaltır, 
kuvveti düşürür ve gözü zayıflatır. Müptelasını titretip, sinirlerini boşaltır. 
Acuzeye, çirkine, hastaya, küçük bâkireye ve uzun süredir cima olunmayan dula 
cimadan kaçınılmak elzemdir. Zira ki bular, elbette kuvveti çeker, âleti 
yumuşatır, rutubeti kurutur ve üzüntü verir. Pişmanlığa sebep olur. Livata, 
tabiata aykırı ve zararlıdır. zira ki ihanet ve eziyeti toplar, inzal zevkini 
önler. Genç ve güzel kadınla cima, vücuda sıhhat, hislere kuvvet verip, tabiatı 
mesrur ve kalbi huzur dolu eder. Zira ki tabiat ona eğilimli olduğundan, meni 
boşalması çok olup, o fazla madde bedenden gider. Cima şekillerinin en iyisi 
odur ki: Kadını sırtı üzerine yatırıp, açılmış baldırları arasında dize gele. 
önce uyun, konuşma ve iltifat ile göğüs, dudak ve yanağını öpmeli. Göğüs ve 
kasığını ovmalı. Sonra âletiyle bız`a sürmeli ve kadının gözüne bakmalı. ta ki 
şehvetin şiddetinde ikisi de eşit ola. Vakta ki kadının gözü değişip, göğsünden 
menisi ayrılmakla ister ki erkeği göğsüne ala. O zaman üzerine düşüp, sokma ve 
çekme ile inzali vaktine hazır ola. İnzalden sonra kadının karnı üzerinde bir 
miktar kala. Ta ki iki meni karışıp, rahme girmeye yol bula. Evlat arzu eden bu 
âdab üzere hareket kıla. Ta ki inzalı kolay olup, kadın dahi ondan lezzet ala. 
Tam bir çocuk vücuda gelip, hepsi âfiyet bula.

Boşalma tamam ola. Zinhar kendi yatıp kadını üzerine almasın. Ta ki artan meni 
mesane yolunda kalmasın ve onda kokuşup, hastılak olmasın. Bız`ın rutubeti ona 
damlayıp, ondan, ondan, mesane iltihabı kalmasın. Cimaı tahrik eden şeylerin 
biri, insanların cima ettiğine muttali olmaktır. Biri kadın seslerinin nağmesini 
duymaktır. Biri dahi hayvanların cima ettiğini görmektir. biri de cima ile 
ilgili hikayelerdir. Kasık kıllarını kesmek de şehveti uyandırır. Bu durumda 
başka şeyler düşünerek, bu arzuyu yenmek gerekir.

BEYT

Nazar-ı şehvet için rup-u zenan ağ olsun
Zeni olmazsa kişinin sağ eli sağ olsun

Deyip, eliyle istimna etmek, üzüntü ve sıkıntıya sebeptir. Cima ile boşalımı 
terk edinin cildinin içinde olan hararetle rutubetten bit oluşup, hareketiyle 
ürer. Kâh olur ki, bit bedende defaten hâsıl olur. bu derece çoğalır ki, rengi 
sarartıp, uykuyu kaçırır ve şehveti keser. Onun için erkekler ziyade bitli olur. 
Onun ilacı beden ve elbiseyi temizlemede ihtimamdır. Tuzlu su ile yıkanmaktır. 
Sonra tatlı su ile yıkanma ve ipek gömlek ile tamamdır.

Hamamın en iyisi, binası eski, içi geniş, suyu tatlı, sıcaklığı orta olandır. 
Onun ilk odası soğuk ve rutubetli, ikincisi sıcak ve rutubetli, üçüncüsü sıcak 
ve kuru olandır. Böylece vücut sıhhatini koruyup, ter boşalımı için hamama giden 
onun sıcak olan üçüncü odasına yavaşlıkla girsin. Ondan çıktığında yine yavaş 
yavaş dışarı gelsin. Hamamın içinde uzun bekleme, baygınlık, bulanıklık, 
ıstırap, kuruluk ve hafakan verir. Mizacı kuru olan, suyu havadan çok 
kullanmalıdır. Şu halde rutubete şiddetli ihtiyacından, evinin döşemesine su 
serpip yatmalıdır. Rutubetli buharı çoğaltmak için, hamamın içine su dökmeli ve 
hapsetmelidir. Mizacı rutubetli olan havayı, sudan çok kullanmalıdır. Şu halde 
ayrışma ve kurumaya ihtiyacının çokluğundan, su kullanmadan önce, çok 
terlemelidir. Sıhhatini koruma bakımından hamamda çok ter ayrışması gerekir. 
Zira ki cildi, rutubetli ve kızarmıştır. Beden pörsümeye ve sıkıntı gelmeye 
başlarsa, o vakit süratle dışarıya gelmelidir. Hamamdan sonra, örtünme ve 
kurulanma her mevsimde ziyade kılınmalıdır. Zira ki beden, hamamın havasından 
daha soğuk olan havaya çıkar. Beden hamamın suyundan emip, çektiğinden, onun 
ârizî hareketi, ondan süratle gidip, tabii olarak soğuk olan su, soğukluğunu 
bulduğunda, bedeni dahi soğutur. Eğer hamam, yemekten sonra vâki olduysa, 
bedenin yağlanmasına sebep olur. Lakin sirke balı içerse, hastalıktan emin olur. 
İtidal üzere yağlanır. Eğer hazmolunduktan sonra hamama giderse, yağlanır ve 
hastalıktan emin olur. Midenin boş olduğu zaman hamam yapmak, bedeni kurutur. 
Zira ki aslî hareket ile arazî harareti toplar. Riyazeti az olan kimse, hamamda 
terlemeyi çoğaltsın. Ta ki riyazî hareketlerle ayrışacak fazlalıklar, hamam ile 
ter olup gitsin. Bu boşalma ile vücut, mizacının itidaline yetsin.

Soğuk su ile yıkanma, gençlerin bedenine güç verir. Yaz günlerinde, öğle öncesi 
sıcak mizaçlı ve normal etli olan kimselere sıhhattir. Ama ihtiyarların, 
çocukların, ishal ve nezlesi olanın, hazmı eksik olanın bedenine zarar ve ziyan 
eder.

Kültürlü kaplıcaları kullanma, yani kükürtten kaynayan ve galeyan eden sıcak su 
ile yıkanma, fazlalıkları atıcı, titreme ve felce ilaçtır. Uyuzu iyileştirir, 
mafsal ve romatizmaya şifa verir. Madenî suların hepsi, beden kokularını 
giderir, yaralara merhemdir. Bu ilaçların vücuda olan menfaatlerini Allah Taâlâ 
en iyi bilir.

Yedinci Madde
Çok kullanılan ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini, özellik ve hükümlerini 
(ebced) harflerinin terkibince bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki: Herkes kendi vücudunun 
hekîmi olmalıdır. Kullandığı ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini 
bilmelidir. Her birisini hükmüyle kullanmalıdır. Ta ki vücudu sıhhat üzere 
kalmalıdır. Gıdalardan her birinden her bir deva ki, insan bedeninde 
keyfiyetiyle tesir eder. Gerçek o ilaç, insan bedenine gelip, onunla beden kendi 
tabii hareketinden uyanırsa; eğer bedene insanî keyfiyetten ziyade tesir 
etmezse, o ilaç mutedil; eğer bedene keyfiyetten ziyade tesir ederse, o ilaç 
itidallerden ve o keyfiyetten yana dışarıdadır. Şu halde eğer o tesir az olup, 
hissedilmezse, o ilaç birinci derecedir. Eğer bedene zarar verirse, lakim zararı 
helak edici değilse, o ilaç üçüncü derecededir. Eğer zararı ölüme varırsa, o 
ilaç dördüncü derecededir. Ona zehir ilaç adı verilmiştir. Gıdaların da 
hükümleri, bu ilaçlar gibi bulunmuştur. Hepsinin hükümleri hece harfleri 
tertibiyle açıklanmıştır

(ELİF)

İbrişim: Sıcak ve rahattır. Özellikle hamı faydalıdır. Kurusu, bit türemesine 
engeldir.

İcsas (erik): İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Onun tatlısı mideyi bozar 
ve ishal eder. Ekşisi, kalbi teskin edip, safrayı söker. Eksisi, tatlısından 
daha az ishal eder.

Ispanak: Birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Gıdası iyidir. Sıcak ve kuru 
olan akciğere ve göğse faydalıdır. Karnı yumuşatır. Bel ve sırttaki kan 
ağrılarını giderir.

Eftimon: Bir kuru ottur ki, birinci derecede kuru ve ikinci derecede sıcaktır. 
Kokusu müsekkin, düşkün ve yaşlılara faydalıdır. Sevda hastalıklarını ve balgamı 
gidericidir. Sara ve malihülyayı defedicidir. Gençleri ve hararetlileri susatır

Anason: Bilinen bir tohumdur ki, üçüncü derecede kurutucu ve ısıtıcıdır. Böbrek, 
mesane, rahim, karaciğer ve dalak tıkanıklıklarını açar. Yeli ayrıştırmada tam 
etkisi vardır. Baş ağrısı ve safravî hastalıkları teskin için buhar ve suyu 
faydalıdır. Ezilmişi gülyağı ile kulağa damlatırsan, kulak içinde çarpma ve 
düşmeden ârız olan ağrıları dindirir. Bevli ve hayzı söker. Balgamdan doğan 
susuzluğa faydalıdır. Süt ve meniyi çoğaltıcı, zehrin zararını gidericidir.

İsmet: İsfahan sürmesi denir. Öldürücü kurşun madeninin cevheridir. Birinci 
derecede soğutucu ve ikinci derecede kurutucudur. Ekşisiz kurutucu ve kabız 
edicidir. Gözü kuvvetlendirir, burun kanını keser.

Ürüz (pirinç): Bilinen gıdadır ki, birinci derecede ısıtıcı ve ikinci derecede 
kurutucudur. Suyuyla yıkanmak, uzuvları kirden pak eder. Yenmesi, mideyi 
temizler. Süt ile pişirilmesi meniyi fazlalaştırır.

(BE)

Basal (soğan): İkinci derecede kurutucudur. Üçüncü derecede ısıtıcıdır. O, 
ayrıştırıcı, kesici, yumuşatıcı ve açıcıdır. Damarların ağızlarının açmak, onun 
halidir. Kuvvetlisi, yüzü kızartır. Tuz ile siğili söker. Normal olarak yenmesi, 
mide ve iştihaya kuvvet verir, çok yenmesi, baş ağrısı yapar ve aklı hafifletir. 
Pişmiş soğan çok gıdalıdır. Lakin susatıcıdır. Parlamaya faydalı, basur 
ağızlarını açıcıdır. İdrarı kuvvetlendirici, tabiatı yumuşatıcı, zehirli rüzgâra 
faydalıdır. Pişmişi yaranın üzerine sarılırsa, ağrıyı dindirir.

Bıttıh-ı asfar (kavun): Birinci derecede ısıtıcıdır. Süratle safraya dönüşür. 
Onu sirke balı düzeltir.

Bıttıh-ı ahzar (karpuz): İkinci derecede rutubet verici ve soğutucudur. Bedeni 
kirden açar. İdrarı çoğaltır. Mesanede oluşan ve böbrekte peydahlanan taşları 
düşürücüdür. Yemek ile yenmesi faydalıdır.

Beyz (yumurta): En iyisi, yağ içinde yarı pişirilen tavuk yumurtasının 
sarısıdır. En faydalısı, taze olan yumurtadır. Sarısı hararete, beyazı soğukluğa 
ziyade meyilli olmuştur. ikisi dahi rutubetli ve faydalıdır. Beyazı yüze 
sürülse, güneş tesirini ve ateş sıcaklığını manidir. Sarısı bal ile 
karıştırılıp, yüzdeki sivilcelere sürülse, onu giderir. Beyazı, göz ağrılarına, 
boğaz sertliğine, ses kesilmesine, nefes darlığına, öksürüğe ve kanın 
havalandırılmasına faydalıdır. Tavuk yumurtası, çabuk nüfuz edici, en iyi kimyon 
ve en çok gıda ve meni vericidir. Bayat yumurtanın sarısı kabız edicidir. 
Dövülmüş mazı ile ishali kesicidir. Yumurta et kuvvetindedir. zira ki o, 
hayvanın cüzüdür. Belki kuvvetli hayvandır.

Bazican (patlıcan): İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Sevda, baş dönmesi, 
tıkanıklık, uyuz ve cüzamı doğurur. Rengi bozar, sarı ve siyah eder.

Bindük (fındır): Hararet ve kuruluğa meyillidir. Hazmı ağırdır. Cinsî kuvveti 
artırır. Baş ağrısı ve mide bulantısı doğurur. Dimağa yararlı olup, öksürüğü 
defeder.

(CİM)

Ceviz: Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Onun baş ağrısı 
vardır. Hazmı güz ve harareti çoktur. özelliği, ağzı tebşirdir. Bal ile soğuk 
mideye faydası iyidir.

Hindistan cevizi: İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Gözü kuvvetlendirici 
ve sebel hastalığına faydalıdır. Kokusu güzel, yemeği hazmettiricidir. 
karaciğer, dalak ve mideyi kuvvetlendirici, idrarı getirici ve tabiatı 
kabzedicidir.

Cübn (peynir): Tazesi, rutubetli ve soğutucudur. Eskisi, ısıtıcı ve kurutucudur. 
Normali gıda vericidir. Tuzlusu eski olursa zayıflatıcıdır. Mesanede taş yapar.

Cüzür (havuç): Aslı ikinci derecede hararet verici ve birinci derecede 
rutubetlidir. Mideyi üfürücü ve şehveti dalgalandırıcıdır. Onun tohumu idrarı 
getirir.

(DAL)

Darçın: Üçüncü derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Oldukça latif ve çekicidir. 
tıkanıklıkları açıcıdır. Her bozukluğu düzelticidir. Onun yağı, açıcı, 
ayrıştırıcı ve eriticidir. Faydası, yüzdeki siğillere ve titremelere çoktur. Baş 
ve göğüs ağrılarına faydalıdır. Soğuk nezleyi, rutubetli öksürüğü defeder. 
Mideyi kuvvetlendirici, kalbi açıcıdır. karaciğer tıkanıklığına, rahim ve böbrek 
ağrılarına faydalıdır. Göz perdelenmesini ve kararmasını defedicidir.

Dik ve dücac (Horoz ve tavuk): Horozun en iyisi, henüz ötmeyenidir. Tavuğun en 
faydalısı, yumurtlama vakti gelmeyendir. Horoz çorbası, mafsal ağrısına, 
titreme, mideye, yele ve kulunca iyi gelir. Tavuk eti, aklı güçlendirir, tabiatı 
açar, meniyi artırır, sesi saflaştırır.

(HE)

Herise (Keşkek): Bir tanınmış gıdadır ki, et suyu ile pişirilmiş, buğdaydan 
hâsıldır. O, kuruluk ve rutubette ısıtıcı ve mutedildir.

(VAV)

Verd-i ahmer (kırmızı gül): Birinci derecede soğutucu, ikinci derecede 
kurutucudur. Tohumu yaprağından ziyade kabız edicidir. Onun kurusu dahi, ziyade 
kabız edicidir. O, tıkanıklığı açıcı, sevdayı yatıştırıcı, iç uzuvları 
kuvvetlendiricidir. Gülsuyu, baygınlığa faydalı, ateşli baş ağrısını 
gidericidir. Beden kokusunu güzelleştiricidir. Terbiyelenmişi, sıcaktır ki, mide 
ve karaciğere kuvvet verip, hazma yardım eder. Tazesinden on dirhem kullanan, 
ishal olup, on defa tuvalete gidendir.

(ZI)

Zaferan: Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Rengi 
güzelleştirir, idrarı çoğaltır, şehveti düşürür, tıkanıklığı çözer ve damarları 
açar. Lakin kabzı vardır.

Zencefil: İkinci derecede kurutucu, ikinci derecede ısıtıcı ve rutubet 
vericidir. Cinsî isteği köpürtür. Özelliğiyle karaciğer ve midenin soğukluğuna 
uygun gelir. Onunla mide rutubeti gider. Tabiat dahi yumuşaklık bulur. Onun 
kullanılması yaramdan iki dirheme kadar faydalı olur.

Zeyt-i ham (Zeytinyağı): Birinci derecede soğuk ve kurudur. Dalından koparılan 
zeytin itidal üzere ısıtıcıdır. rutubete eğilimlidir. eskisinde hararet ziyade 
hâsıldır. Her gün zeytin sürünmek, saçları kuvvetlendirir ve beyazları düşürür.

(HA)

Hınna (kına): İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur. Ayrıştırıcı, açıcı, 
kurutucu ve kabız edicidir. Ateşli şişlikler ve balgam için pişirilmesi 
faydalıdır. Yağı, sinirleri yumuşatıcı, zorlukları çözücü ve defedicidir.

Hımmes (Keten tohumu): Birinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Siyahı ve 
kırmızısı iyisidir. Makbulü büyüğüdür ki, sırt ağrısına faydalıdır. Diş 
etlerindeki ve yüzdeki şişlikleri giderir. Sesi saf edip, diğer tanelerden daha 
gıdalı olduğu şayidir. Pişmişi, nefese faydalıdır. Taşları, böbrek ve mesaneden 
düşürür. Keten tohumunun tesiri, meniyi çoğaltma ve şehveti kamçılamadır. İdrarı 
ve doğumu kolaylaştırır.

Hınta (Buğday): Hararet ve rutubette mutedildir. İnsanın hararet ve rutubetine 
muadildir. Onun tanesinin hazmı yavaştır. Kırmızı iri buğday en iyisi, en 
kuvvetlisi, en lezizi en gıdalısıdır. Hamam (Güvercin): Bunun uçanı, yavrusundan 
hafif ve gıdalıdır. Yavrusu daha sıcak ve daha rutubetlidir.

(TI)

Tın-i Ermeni (Ermeni çamuru): İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur. Tabiatı, 
kanı gayetle tutucudur. Basur ve çıbanlara içilmesi ve sürülmesi faydalıdır. 
Uzuvların pörsümesini ve ateşli nezleyi iyileştirir.

Tabaşîr (Hint hıyarı): İkinci derecede soğutucu, üçüncü derecede ısıtıcı ve 
kurutucudur. Kalbi kuvvetlendirir ve ateşli hafakanı giderir. Safradan olan 
hastalıklara faydalıdır. Mide hararetini ve iltihabını, karaciğer hararetini 
teskin eder, ateşli hummaları durdurur.

(YE)

Yaktin (Kabak): İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Dönüşmesi seri, karışması 
iyi ve gıdası latiftir. Koruk, sumak, sefercel veya ekşi nar ile kabağın 
pişirilmesi, safraya faydalıdır. Lakin kulunca zararı çok fazladır. Bal ile 
pişirilmesi, onu da giderir.

Sekizinci Madde
Çok kullanılan gıda ve ilaçların isim ve hükümlerini (kelemen sa`fes) harfleri 
sırasınca bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki:

K- Kafurdur: Üçüncü derecede soğuk ve kurudur. Afiyet verici olup, hararetli 
şişlikleri gidericidir. Baş ağrısını geçiricidir. Ateşlilerin hislerini 
kuvvetlendirir. Uyku getirici, cinsî istekleri artırıcıdır.

Kehribâ: Birinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. Kandaki nefesi

(oksijen) tutucu, ateşe faydalı ve ishali kesicidir.

Kimyon: İkinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. yeli ayrıştırır. İdrar 
zorluğuna faydalıdır. Kurutucu ve kabız edicidir. Yaraları yapıştırıcı, taşları 
düşürücüdür.

Kem`e (mantar): Hükmü sert, gıdası kötüdür. Ancak onun suyu iyidir. gözü 
parlatır.

Kereviz: Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kurudur. Yağı ayrıştırır. damar 
ağızlarını açar. Ağrıyı müsekkin, kokusu güzel ve cinsî arzuyu körükleyicidir. 
Karaciğere, böbreklere, dalağa ve mesaneye faydalıdır.

Kilye (böbrek): Sıcaklık ve soğuklukta mutedildir. Bir miktar kurudur. Hazmı 
zor, karışımı kolaydır.

Kebed (karaciğer): Sıcaktır. Böbrekten iyidir, İyisi ördek ve tavuk 
karaciğeridir.

Kira (paça): Tabiatı yumuşatıcıdır. Hazmı kolay, öksürüğü giderici, fazlalıkları 
azaltıcıdır.

L- Lübiya (böğrülce): Kurudur. Lakin onda fazla bir rutubet vardır ki, karışımı, 
balgam rutubetidir. Göğsü yumuşatır, idrarı tutar. Akciğer için dahi güzeldir. 
Onun ıslahı karabiber, tuz ve sirkedir.

Lûz (badem): Tatlısı, rutubetinden yana mutedil, acısı ikinci derecede sıcaktır. 
İçilmesi durumunda idrarı tutar. Acı bademin gıdası az, açma ve kusturması 
çoktur. Tatlı bademin sayılan tesirleri zayıf ve hafiftir. Lakin bedeni 
yağlandırır ve öksürüğü defeder. Karaciğer ve dalak tıkanmasını açar.

Leben (süt): Kadınların sütü, hayvanların sütünden daha faydalıdır. Zira ki 
insan mizacı hepsinden mutedildir. Kadınların sütünün en iyisi, göğsünden 
emilendir. Her süt ki, çoktan sağılmıştır, kötü bulunmuştur. Her hayvanın ki, 
hamilelik müddeti insanınki kadar olanın sütü, inek sütü gibi, iyidir. Sütün 
suyu, sıcak, yumuşatıcı ve yıkayıcıdır. Onda hiç ekşilik olmaz. Onun özelliği, 
yakıcı safrayı ishaldir. Eftimon ile yakıcı sevdayı dahi müshildir. Yoğurt, 
soğuk ve kurudur. Taze yoğurt, rutubetli ve sıcaktır. Bütün süt türleri, bedeni 
kuvvetlendiricidir. Zira ki, hepsi kan kuvvetindedir. Bal ile içteki yaraları 
temizler. Dimağa kuvvet, meniye çokluk verir. Sütün hepsi, şehveti körükler. 
Sıcak ve kuru mizaçlı olan az safraya faydalıdır. öksürüğü def eder. Lakin 
balgamlılara zararlıdır. Zira ki onlardan harareti, onu hazmedemez. Kana 
dönüştüremez. İhtiyarlara rutubet verdiği için, faydalı ve uygundur. bal ile 
onların hazmını kolaylaştırır. Çok olur ki süt, karnı boşaltıp, bağırsaklardaki 
fazlalıkları çıkarır. Sonra bedende dağılıp, tabiatı kabız edip, itidal üzere 
gider. süt mahsulleri şişkinlik verir. Pişirilirlerse hazmı kolaydır.

Lüba (ağız): Onun hazmı yavaş, karışımı kötü, bal düzelticisidir. Her süt, 
karaciğer boşluğunu tıkar. Ancak deve sütü tıkamaz. Çok süt, vesvese ve 
unutkanlığa ilaçtır. Lakin dişlere ve dişetlerine zararlıdır. Göz karartır. Onun 
ıslahı şekerdir. Şekerli süt, rengi güzelleştirir, bedeni yağlandırır. Süt 
cinsinin bileşimi, sulu, peynirli ve yağlıdır. İnek sütünün çoğu yağlıdır. Deve 
sütün ince olduğundan suludur.

Lahm (et): En faydalısı toklu etidir. Buzağı ve oğlağın fazla kısmı azdır. Her 
hayvanın erkeği, yağlı ve siyahı, daha lezzetli, daha hafif ve daha iyidir. İnek 
eti, keçi etinden kurudur. Keçi eti, koyun etinden kurudur. Hazmı zor ve 
tutucudur. Deve etinin gıdası ağır ve hazmı zordur. Tavşan eti, sıcak ve kuru 
olduğundan sevdası çoktur. Et cinsinin gıdası bedeni kuvvetlendiricidir. Süratle 
kana dönüşür.

Lâden: Birinci derecede kuru, ikinci derecede sıcak ve latiftir. Rahim 
hastalıklarına faydalıdır. Saç dökülmesini önler. Ağzı kapanmayan akar yarayı 
kapatır.

M- Mastiği (Kendir): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Gayet latif,

ayrıştırıcı ve kabız edicidir. İnce balgamı gidericidir. Balgamı çeker. Öksürüğü 
giderir. Kan tükürmeyi keser. Mideyi yumuşatır ve güçlendirir.

Milh (tuz): Birinci derecede kuru, üçüncü derecede sıcaktır. Ziyade 
ayrıştırması, kurutması ve parlatması vardır. çeşitli yelleri giderip, donmuş 
karışımları ısıtır ve eritir. yarım dirhem kadar içilmesi kifayet eder. 
Kavrulmuş tuz ile dişlerin kiri gider. Tuzu normal olarak kullanma, rengi 
güzelleştirir, gıdayı oluşturur, fazlalıkları çıkarır. İshal ilacıdır. Şeffaf ve 
billurî beyaz tuz, olmamış balgamı, siyah tuz, balgamla sevdayı kuvvetle söker.

Muluhiya (Ebegümeci): Birinci derecede soğuk, ikinci derecede rutubetlidir. 
Karaciğer tıkanıklığını açar.

Mişmiş (Zerdali): İkinci derecede rutubetli ve soğuktur. Çekirdeğinin yağı 
ikinci derecede sıcak ve kurudur. Basurlara faydalıdır. Zerdalinin karışımı 
çabuk bozulur. Kurusu, susuzluğu teskin eder. O, mideye şeftaliden hoştur.

N- Nil otu: Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kuru ve üçüncü derecede 
kabız edicidir. Zayıflığı keser, yüzdeki sivilceleri giderir. Yeni cerahate 
faydalıdır. Yaprağından çivit boyası olur.

Nane: Kuru ve sıcaktır. Onda ayrıca rutubet vardır. Mideyi hemen ısıtır ve 
kuvvetlendirir. Hazma yardımcıdır. Balgamı ve kan kusmasını önler. Meniyi 
çoğaltır ve cinsî arzuları körükler. Yaprağı süte konsa kesilmesini önler.

Nahale-i dakik (ince kepek): Birinci derecede soğuk ve kurudur. Yumuşatıcı ve 
özel kuvvet vericidir. Zaferen ve macunla sürülmesi, yüzdeki sivilceleri 
giderir.

S- Sumak: İkinci derecede soğuk, üçüncü derecede kurudur. Kabzedici, 
kuvvetlendirici, tıkayıcı ve tutucudur. Safrayı boşluğa çeker, kanı durdurur. 
Şişleri ve urları giderir. Diş ağrılarını keser, susuzluğu teskin eder, mideyi 
düzeltir ve iştahı açar. Saçı siyahlaştırır. Bayılmaları önler.

Şeker: Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Eskisinde kuruluk vardır. Semen 
(hayvanî yağ): Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Zehirlenmelere 
faydalıdır. Boğazı ve göğsü yumuşatır ve ayrıştırır. Fazlalıkları dahi azaltır. 
Badem ile tesiri çoktur.

Sefercel: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Kendisi ve çiçeği kabız edicidir. 
Ekşisi tatlısında ziyade kabız edicidir. Her türü, susuzluğu teskin edici ve 
idrarı getiricidir. Şehveti kuvvetlendiricidir. Özellikle bal ile dahi mideye 
kuvvettir. Çekirdeklerinin suyu, tabiatı yumuşatır. Kabızlığı akabinde önler. 
Akciğeri yumuşatır, öksürüğe faydalıdır. Çok alınması kulunç yapar.

Semek (balık): Rutubetli ve soğuktur. İyisi küçüğüdür ki, kanı az ve tadı leziz 
olup, süratle bozulmaya, Akıcı lan tatlı su içinde doğup kılçığı çok olmaya. 
Yahut tuzlu denizlerden tatlı nehirlerin akışına karşı hareket edip, onda 
kalmaya. Deniz balıklarının iyisi odur ki, çok bayat olmaya. Ona tuzun kuvveti 
üstün olup, sıcak ve kuru olmaya. Taze balık, sulu balgam yapar. Çabuk 
bozulduğundan, sıcak olan mideden başkasına faydalı değildir. Balık etini bozan, 
rutubetliler ve sütlülerdir. Onu tatlılar düzeltir.

Ayn- Anber: İkinci derecede sıcak, birinci derecede kurudur. mide, karaciğer, 
klb, his ve kuvvetleri güçlendirir. Anber, müsekkinden ziyade mutedil ve dimağ 
hastalıklarına devadır.

Ud: İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Mide, karaciğer, kalb ve his kuvveti için 
faydası vardır. Tıkanıklığı açar. Dimağa gayet faydalıdır. İltihabı iyileştirir 
ve yeli defeder.

Asel (bal): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Parlatıcı, açıcı ve çekicidir. 
Kokuşmaya manidir. Karışımları dahi, biti öldürür. Yaraları temizler. Göz 
kararmasını giderir. Mideyi kuvvetlendirir ve iştihayı açar. Karnı düzeltir. 
Yaraya sürülürse ilaç olur. Zift ile çok etkili ve çekicidir.

Ineb (üzüm): Kabuğu soğuk ve kurudur. İçi rutubetli ve sıcaktır. Çekirdeği hem 
soğu, hem kurudur. Gıdanın iyisidir. Mideyi ve şehveti kuvvetlendirir. iyisi 
olmuşudur. Asmada olanı beğenileni ve siyahı yararlıdır. Mesaneye zararlıdır. 
Tatlı nar onu düzeltir.

F- Fızza (gümüş): Soğuk v kurudur. Hafakanı önler. Suyu, mide ve kalbe 
faydalıdır. Uykusuzluğu giderir.

Fıstık: İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Onda fazladan rutubet te vardır. Kalbi 
kuvvetlendirir, karaciğer tıkanıklığını açar. Faydalı ilâçtır.

Fücl (turp): Gıdası az, balgamı çok ve karaciğer tıkanıklığını açıcıdır. Bit 
doğurur. Bedendeki yelleri ayrıştırır. Kurtları öldürür. Yemek hazmına yardımı 
çoktur. Lakin hazmolunması zordur.

Fülfül (biber): Dördüncü derecede kuru ve sıcaktır. Siyahından ziyade beyazında 
hararet vardır. Kırmızısının kuruluğu daha azdır. Biberler, mide ve 
bağırsaklarda olan kalın yelleri ayrıştırır. Yapışık karışımları kesip, sinir ve 
adaleyi ısıtır.

Sad- Sandal: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Sürülmesi ve içilmesi sıcak 
şişliklere, ateşli baş ağrılarına ve hafakana faydalıdır. Sıcaklık ve acıdan 
olan mide zayıflığına uygundur.

Sa`ter (keklik): İkinci derecede sıcak ve kurudur. Latif, ayrıştırıcı ve 
faydalıdır. İçilmesi, kokuyu giderir. Mideyi kurutur. İdrarı getirir. Gözü 
kuvvetlendirir. Kasık ağrılarını kesicidir.

Sumg (ağaç sakızı): Kurutması kuvvetlidir. En latifi arap sakızıdır. Zira ki o, 
göğüs sertliklerini çözüp, bağırsaklara kuvvet verir. Renkli haberlerle yazmayı 
güzelleştirir.

Dokuzuncu Madde
Çok kullanılan ilaç ve gıdaların isim ve hükümlerini (karaşet) harflerinin 
sırasınca bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki:

Kaf - Kusa (acur): Kavunun bir türüdür. Hıyar gibi uzun olur. İkinci derecede 
rutubetli ve soğuktur. Olmuşu güzeldir. Hararet ve safrayı teskin eder. Lakin 
karışımı ve bozuşumu ateş doğurur. Olmuşunun bozulması daha seridir. Koklaması 
baygınlığa faydalıdır. Susuzluğu keser. Mesaneye uygundur. İdrarı ve tabiatı 
yumuşatması vardır. Hıyar ise, acurdan daha soğuk ve latifütir. Şiddetli 
ateşleri giderir. idrar için oldukça faydalıdır. Az kere mide ve böbrek 
ağrılarına iyi gelir. Bunun düzeltilmesi tuz, bal veya zeytinyağıdır.

Karanfil: İkinci derecede sıcak ve kurudur: Kalbi kuvvetlendirir, basuru 
giderir. Koklanırsa uyku getirir.

R- Reyhan: Birinci derecede sıcak ve kurudur. Kalbi kuvvetlendirir. Basuru 
giderir. Koklanması uyku getirir.

Ravend: Aç karnına iki dirhem kadar sabah içilmesi yara, kir, düşük, çarpma, 
karaciğer, mide, fıtık, kasık, böbrek ve mesane için faydalıdır.

Razıyane: Onun birisinin hararet ve kuruluğu üçüncü derecededir. Bahçede 
yetişeninin hararet ve kuruluğu ikinci derecededir. Gözü kuvvetlendirir. 
Karaciğer tıkanıklığını açar. İdrarı düzeltir. Soğuk su ile mide iltihabını 
giderir.

Reybas: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Kanı ve safrayı söker. Harareti teskin 
eder ve keser. Usaresiyle sürme, göze faydalıdır. Yaraları ve safra ishalini 
giderir.

Rumman (nar): Tatlısı, birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. ekşisi ikinci 
derecede soğuk ve kurudur. İkisi, safrayı keser, dışa fazla akıntıya engeldir. 
Ekşisinin bal ile macunu, kulak ağrısına faydalıdır. Yeşili çok idrar yapar. 
Ekşisi, mide iltihabına faydalıdır. Boğaz ve göğüsü sertleştirir. Tatlısı, 
onları kuvvetlendirir ve yumuşatır. Ateşli öksürüğe engeldir. Her türlü hafakanı 
defeder. İyisi, sulu olanıdır.

Şın - Şaîr (arpa): Birinci derecede soğuk ve kurudur. Gıdası buğdaydan azdır. 
Arpa suyu, unundan gıdalıdır. Arpa suyunun un ile karışımı, göğüs, öksürük ve 
yüz sivilcelerine iyidir.

Şuniz: Siyah tanedir. İkinci derecede sıcak ve kurudur. Sıcaklığı ciladır. 
Kokusu ayrıştırıcıdır. Kokusu ayrıştırıcıdır. Basuru giderir, kanındaki kurtları 
öldürür. Keten torba içinde iki dirhem nohut ve ayranla karıştırılıp alna 
konursa, nezleye faydalıdır.

Tı - Temr-i Hint (Hint hurması): İkinci derecede soğuk ve kurudur. Mideyi 
kuvvetlendirir, safrayı giderir. Kusmayı teskin eder, susuzluğu keser.

Tüffah (elma): Onun tatlısı, normale yakın sıcaklığa meyyaldir. Onda fazladan 
soğuk bir rutubet vardır ki, onunla şişirir. Ekşisi çok soğuk olup, rutubeti 
azdır. Ezilmişi harareti keser.

Tin (incir): Onun tazesi az rutubetli ve sıcaktır. çok su ve gıdası vardır. 
mideden hemen emilir. Kurusu latif ve sıcaktır. Bütün meyvelerden gıdalıdır. 
Olmuşu itidale yakındır. Etli yaraları iyileştirir ve yumuşatır. Harareti 
müsekkindir. Cerahatli kanı dondurur, donmuş olanı eritir. Hastalıklarla bozulan 
renkleri düzeltir. Macunu, çıbanları oldurur. Tozlu balgamın hararetini 
yatıştırır. Müzmin öksürüğü giderir. Akciğer ve göğüse faydalıdır. Karaciğer, 
dalak, böbrek ve mesane tıkanıklıklarını açar. Aç karnına incir yemek, gıdanın 
geçiş yollarını açar. Badem ve ceviz ile yenmesi çoktur. Lakin ağır yiyeceklerle 
yemek iyi değildir. Üç sabah sirke içinde sulandırılmış üçer incir yiyen, ateşli 
hastalıktan kurtulur. Safradan zarar görmez.

Dut: Beyaz incire yakındır. Lakin ondan az gıdalıdır. Mideye kötüdür. kırmızısı 
rutubetli ve soğuktur. Onda kabız etme vardır. Boğazdaki şişleri giderir. 
Yenmesinde ve suyunda iştiha ve gıda kuvveti vardır. Gıdaları mideden çabuk, 
bağırsaklardan yavaş geçirir. İdrarı artırır.

Se - Sum (sarımsak): Aslı üçüncü derecede sıcak ve kurudur. Suyu değiştirmek 
için, müzmin öksürük ve göğüs ağrıları için gayet faydalıdır. Asalak ve kurtları 
döker. İdrarı getirir. Bitleri öldürür. Buharının çokluğundan baş ağrısı yapar 
ve göze zararlıdır.

Selc (kar): Hapsedilmiş olan duman hararetinden susuzluk verir. Mide ve sinire 
zararlıdır. Dişlerin hararetten doğan ağrısını teskin eder.

H - Haşhaş: İkinci derecede soğuk ve kurudur. Siyahı şurup ve macun olarak 
üçüncü derecede soğuk ve uyutucudur. Yenmesi nezleyi önler.

Hatmi: Şebboy çiçeğidir. İtidal üzere sıcaktır. Onda, erdirici, yumuşatıcı, 
ayrıştırıcı ve gevşetici özellikler vardır. Mafsal ağrılarını ve titremeyi 
önler. Tohumu ateşli öksürüğü keser. Yaprağı göğüs şişkinliklerini giderir. 
Kaynatılan kökü, bağırsak ve idrar yanmalarını, makat şişkinliklerini ve ishali 
giderir.

Huh (şeftali): Birinci derecede rutubetli ve ikinci derecede soğuktur. Çabuk 
bozuşan ve yumuşak tabiatlıdır. yonca suyu ve yaprakları ile kulak kurtlarını 
öldürür. Göbeğe sürülmesi veya içilmesi karın kurtlarını öldürür. çok 
besleyicidir. lakin gıdası zararlıdır. Yemekten sonra yemek iyidir.

Hal (sirke): Hararet ve rutubetten bileşmiştir. Soğukluğu çoktur. Kaynatılırsa 
soğukluğu azalır. Kanı inceltir, safrayı söker. Sevdelilere zararlıdır. Balgama 
zıttır. Hazma yardımcı ve uyuzu önleyicidir. Yanıklara iyidir. Gül yağı ile baş 
ağrısına faydalıdır. Ağızda gargara edilirse diş ağrılarını keser.

Hubz (ekmek): En iyisi temiz buğday unundan olanıdır ki, ince elenmiş olup, 
mayası tuzlu ve hamuru normal olanıdır. Tandırda pişirilmelidir. Buna yakın 
olanı, fırında pişirilen somundur. Ekmeğin sıcağı zararlı, soğuğu yararlıdır. 
Peksimetin gıdası çoktur. Sert ve kuru olduğundan nüfüzu yavaştır. elenmemiş un 
ekmeği tabiatı yumuşatır. pide lezzetlidir. Fakat sertlik verir. Süt ile 
yoğurulanı çok besleyicidir. Fakat zor sindirilir. Siyah buğday ekmeğini su ile 
yemek, şişmanlatır. Sıhhati korur.

Harmil (üzerlik): Üçüncü derecede sıcak ve kurudur. Balgamı söker. Mafsal 
ağrılarını giderir. Uyuzu izale eder. Şişkinlikleri indirir. Baş rutubetini 
temizler. Yağı, kulak ağrısına faydalıdır. Bal ile aç karnına yenmesi, akciğer 
tıkanıklığını giderir.

Ze - Zeheb (altın): Latif ve mutedildir. Toz, sevdevî hastalıklara ilaçtır. 
Kalbi kuvvetlendirir. Hafakanı önler. Ağızda tutulması ağız kokusunu giderir.

Dad - Zarur: İkinci derecede sıcak ve kurudur. Yaraları temizler.

Gayn - Galiye: Kıymetli bir ıtırdır. Sert şişleri urları yumuşatır ve çok derde 
ilaçtır. Soğuktan olan baş ağrısını giderir. Taşınması rahim ağrısını giderir.

Bütün ilaçlar ve gıdalar, Hak`kın tesiri ile etkileyici olduğu muhakkaktır. Bu 
sayılanların zannı sebeblerden olduğuna, tıbbî hastalıklar kesin delildir. Şu 
halde bütün sebeb ve eşyalardan tesir eden ancak sebebleri yaratandır ki, 
herkese o, zarar ve yarar verendir. Burada, Çilim ikidir, tıp ve din ilmi,È 
sözündün bu miktar yazılma ve açıklama, tıp ilminin hülasasıdır. Geri kalanları, 
tabibler arasında şayidir.

Onuncu Madde
Vücut sıhhatine ait olan yeme ve içmenin âdâb ve kaidelerini ve bazı yiyecek ve 
meyvelerin fazilet ve faydalarını bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, muhaddisler demişlerdir ki: Peygamberlerin (selâm 
onlara olsun) âdetleri sürekli arpa ekmeği yemektir. habib-i Ekrem (S.A.V.) 
hazretlerinin yediği çoğu zaman o ekmek idi. Veya ince buğday ile karışık olan 
arpa ekmeği idi. Arpa ekmeği ile üç gece ard arda doymayıp çoğu vakitleri aç ve 
susuzdu. Şu halde tenbih ve beyan buyurmuştur ki, gündüz beyazlığı ve gece 
karanlığı içinde ikişer kere yemek ve içmek israf ve illettir. Et yemek ve çorba 
içmeye devam etmek kasvet verir. Kırk gün kadar et ve yağlı yememeye devam etmek 
ahlakı bozar, tabiatı değiştirir. tok karnına yemek ve susamadan su içmek vücut 
sıhhatine zarardır. Nitekim, gereksiz gülmek insanı mahcup eder. Uykusuz gece ve 
gündüz ona tembellik verir.

Sıhhatini korumak isteyen tokluğa devam etmeyip, açlığı kadar yemekle lezzeti 
bulur. Firdevs ziyafeti için kudreti kadar aç kalsın. Ta ki, aklı saf, göğsü 
geniş ve kalbi nurlu olsun. Mümkün oldukça gıdayı aklına getirsin. ta ki, bedeni 
sıhhat ve tabiatı kuvvet bulsun. Akşam yemeğini terk etmesin ki, uzuvları 
düşkünlükten emin olsun. Türlü nimetlerle renkli servetleri birleştirmeyip, bir 
yemek üzerine devam etsin. Ta ki, cismi sıhhat ve sürura, kalbi hayat ve huzura 
yetsin. zira ki her hastalığın aslı tokluk, her davanın aslı açlık olduğu 
tecrübe edilmiştir. Edeple sadece ekmek yiyenin bedeni, ömrü oldukça sıhhat ve 
afiyette bulunmuştur. Edep ise açlıktan sonra yemek ve doymadan sofradan 
kalkmaktır. şu halde, az yeme ve içmenin dünyevî derecesi karnın üçte birini 
yemek, üçte birini içmek ve üçte birini teneffüs için ayırmaktır. Orta derecesi 
yeme ve içme ile ancak karnın yarısı dolmaktır. En üst derece yemesi hasta 
yemesi; uyuması suda boğulanın uykusu olup, huzur lezzetini bulmaktır. Tokluk 
üzerine yemekten kaçınmak mühim ve lüzumludur. Zira ki o, israf ve haram 
olduğundan başka abraşlık verici, hastalık ve düşkünlüğe sebeptir. Huzura gelen 
yemek ve içeceği ayıplamasın. Eğer iştihası var ise yesin. Ancak terk edip 
söylemesin. Bir kişinin yemeği iki kişiye yeter. Nitekim iki kişinin yemeği dört 
kişiye, dört kişinin yemeği sekiz kişiye yeter.

Bazı yiyecek ve meyvelerin fazilet ve faydalarında nice Hadis-i Şerif varit 
olmuştur. Nitekim Cibril-i emin Aleyhisselâm, Habib-i Ekrem (S.A.V.) 
Hazretleri4ne keşkek yemeği işaret kılmıştır. O zaman onu o, yiyip, kuvvet, cima 
ve gece namazı için otuz kırk adım kadar güç bulmuştur. O`nun yanında bütün 
yemeklerden arpa ekmeği, mercimek çorbası ve su kabağı daha iyi ve sevgili 
olmuştur. Zira ki, Allah4ı andıkça ondan kalbi rikkat bulmuştur. Etten dimağ, 
kulak, göz uzuvlar ve diğer cüzler kuvvet almıştır. Etin iyisi omuz eti ve sırt 
etidir ki, hasta kalbi düzeltir ve hüzünlü kalbi rahatlatır. Katıkların en 
faydalısı, sirke olmuştur. Hurma ve üzüm meyvelerden olup katık rütbesini dahi 
bulmuştur. Üzümü ekmekle yemek tatlı ve güzel koku verenden reddetmeyip tatmak 
ve koklamak haberde gelmiştir. Mübarek balı sabah ile aç karna yiyen ve içen her 
hastalığından şifa bulmuştur. Hazret-i Peygamber` e bütün meyvelerden kavun, 
karpuz ve taze hurma; içeceklerden, soğuk ve tatlı olanlar lezzetli gelmiştir. 
Pirinç pilavı yerken, `Peygamber` e Salat ve selâm olsun` lazım olmuştur. Zira 
ki, pirincin nuru cevherinden meydana gelmiştir. Hadis-i Şerif varid olmuştur 
ki: "Her kim ki baklayı kabuğu ile yer, onda o kadar hastalık çıkar gider." 
Şüniz ki siyah tanedir, o ölümden başka her hastalığa şifadır. Peynir ve cevizi 
yalnız yemek hastalık verir. Lakin ikisini birleştirene şifa verir. Kuru üzüm 
yemek kokuyu güzel, rengi saf eder. Balgamı keser. Sinire kuvvet verir. Onu 
yiyen çekirdeklerini atsın ki, o zararlıdır. Üzümü tane tane yemek güzeldir. 
Sefercel, kalbe cila, zekâ ve korkağa cesaret vermede bedelsizdir. Onu pilav ile 
yiyen hamilenin çocuğu üstün ve güzeldir. Narı iç kabuğu ile yemek mideyi 
temizler. İncir yemek kulunçtan kurtarır. Kalbe incelik verir. Mübarek karpuz, 
her yemekte olan lezzeti toplamıştır. Onun eti, çekirdeği ve kabuğu bütün uzuv 
ve kuvvetlere faydalıdır. O, yemek, içmek ve reyhandır. Karın ve mesaneyi 
temizler. Bel suyuna bereket ve şehvete hareket verir. Kokusu güzel olup, baş 
ağrısını yatıştırır. Deriyi temizler ve süsler. Göze hiddet, yemeğe iştah ve 
lezzet verir. Susuzluğu giderir. Bağırsak kurtlarını öldürür. Yetmiş hastalığı 
çıkarır. Bedene faydalıdır.

Hıyarı tuz ile, cevizi tatlı ile yemek sünnettir. Meyveleri mevsiminde çok yiyen 
ve sonra azaltan sıhhat bulur. patlıcanı yumuşatır, süsleyerek, deva niyeti ile 
yemek illeti giderir, hikmet verir. Dimağa kuvvet, cimaa kuvvet ve şehvete 
hareket verir. İnce baklalar, karpuz, kereviz... bunlar Hazret-i İlyas`ın 
yemeğidir. Hafızayı güçlendirir, deliliği ve cüzzamı önler. Ak mantar ki, bir 
tür Çemen` e benzer. Suyu göze şifa verir. Siyahı iyidir, bir yere giren oranın 
soğanından yesin. Ta ki, o yerin vebasından emin olsun. Pişirilmiş soğan ve 
sarımsak yiyen lezzet ve kuvvet bulur. Pişmemişi yemesin ki kokusundan melekler 
incinir. Toprak yiyen kendini öldürendir.

Zira ki o, mideyi bozar, rengi sarartır, bedeni helak eder. Hadis-i Şerif 
gelmiştir ki: `Üç şey sineye sürûr ve bedene sıhhat verir. Biri güzel koku 
koklamak, biri bal şerbeti ve biri güzel elbisedir.` O Hazret-i Peygamber ki, 
doğru söyleyendir. Zira ki, `insanlar elbise ile iltifat görür` sözü bu mânâyı 
tasdik etmiştir. Şu halde insanlar elbise ile süslüdür. Takva elbisesi ise 
hepsinden daha güzeldir. Cismi canı korur.

Onbirinci Madde
Dini Mübin âdâbı üzere ve Resuûl-ü Emin sünneti üzere güzel giyim ve elbiseyi 
tayin ve bedeni süslemenin şeklini bildirir.

Ey azuz malûm olsun ki, muhaddisler ittifak ile demişlerdir ki: Habib-i Ekrem 
sallallahü aleyhi ve sellem hazretlerine elbisenin en sevgilisi gömlek olmuştur. 
Gömleği, parmaklarının ucuna kadar ulaşmıştır. Eteği topuklarının üzerine kadar 
ancak gelmiştir. elbiseyi kısaltmakla ümmetine vasiyet kılmıştır. Elbiseyi 
kısaltmak sünnet, uzatmak bid`at ve kibre alâmet olmuştur. Halil`üllah 
aleyhisselam erkekler ve kadınlar için şalvarı örtünme için elbise bulmuştur. 
zira ki şalvar, avret yeri ile yer arasında bile hail olmuştur.

Sarık hilim, vakar, makamdır. Arap tacıdır ki, o Hazretin mübarek sarığı siyah 
kumaş olmuştur. Sarığın ucunu iki omuz arasında iki karış miktarı uzatmak 
sünnettir. Çene altına çevirmek bid`attir. İslâm sünnetlerinin birisi, sert 
elbise ve kaftan giymektir. Sert elbise, damarları yayar, kalbi huşû üzere 
bulundurur. Kıl ve yün elbise, büyük peygamberlerin sünnetidir. Aba Süleyman 
aleyhisselamındır. Tavazu ile miskinlere benzemek için aba giymek Evliya-ı 
kiramın âdetidir.

Habib-i Ekrem Sallallahü aleyhi vesellem hazretlerinin gömleği, iç elbisesi ve 
şalvarları pamuktan beyaz; aba, kaftan ve kuşağı yünden yeşil şaldır. Yeşile 
bakmak kalbe sürür ve göze kuvvettir. Şu halde yeşil elbise onun ümmetine 
sünnettir. Erkeklerine sırf sarı ve kırmızı mekruhtur, bidattir.

Halis ipek onlara haram, karışık renkler mübahtır. Elbiseyi temizlemek, nimeti 
anmadır, zinnet, letafet ve nezafettir. Ağırlığı, gamı ve kasveti atmadır. Gönül 
zenginliği ile eski elbise giymek, insanın tavazuuna alâmettir. Hepsinden önce 
gömlek giyip, sonra otururken şalvar giymek sünnettir. İnsanların buğzunu 
çekmekten ve kalbe gam gelmekten emniyettir.

Bir elbiseyi yamamadıkça atmamak kalbe rahattır. Eski elbiseyi bir fakire vermek 
âfetlerden selamettir. Üç kat elbisesi oldukta; bir katını fukaraya bahşetmek 
cömertliktir. elbisesini her çıkardıkça toplamak, onu şeytanın giymesinden 
korumaktır. Elbisenin hal diliyle: "Beni gece süsleyeni, gündüz süslerim." 
demesi, ol Hazretten rivayettir. Mevla`nın yaygısı olan yer üzerinde, ara sıra 
yalınayak yürümek nefsi kırmaya delâlettir. Misk, anber, ud ve kâfur gibi güzel 
ve kokular; buhurlar ile kokulanma sünnettir, lezzettir. Sürme taşı ile her 
gözüne üç kere sürmek sünnettir, zinettir. Kirpikleri bitirir ve göze kuvvet 
verir. Aşure günü gözü sürmelemek, göz ağrısından korunmadır.

Temizlenmek, süslenmek, yağlanmak, saç ve sakal taramak dahi sünnettir. Yağ 
sürmeye kaşlardan başlamak, baş ağrısını giderici bilinmiştir. Bıyığı kısaltmak, 
koltuk ve kasık kıllarını yolmak revatip sünnetlerindendir. Kasık kılını, 
arpadan ziyade terk etmek nehy olunmuştur. Her perşembe yahut her cuma ikindiden 
sonra saçı olmayan kimse, başını kazıtmak, sakalını boyundan ve eninden bir 
tutam fazlasını kesmek, tırnaklarını makas ile tıraş edip, sakala gömmek, cismin 
sıhhati ve canın rahatı için sünnet ve âdet kılınmıştır. Nitekim: 
"Tırnaklarınızı makas ve edeple kesiniz". denilmiştir. Görünüş düzeni için 
aynaya veya saf suya bakıp: `Allah`ım, yaratılışımı güzel yaptığın gibi, 
ahlakımı da güzelleştir,` demek, hadis-i şeriften alınmıştır.

Burada, vücut sıhhatini korumak, bu miktar açıklama ile yeterli olup, ölümü 
anlatmaya geçilmiştir. Zira ki: `Her doğan ölür,` fehvasınca, her doğan ölmekle, 
her kemalin bir zevali olup, dünyaya gelen gider. Bulunmuştur. Bu oluşum ve 
bozuşum âlemi bizim için kervansaray kılınmıştır. Nitekim: "Her can ölümü 
tadacaktır. Sonunda bize döneceksiniz." (29/57) âyet-i kerimesiyle bu mâna teyit 
olunmuştur. Şu halde bu dar-ı fenâdan o dar-ı bekâya ölmezden önce yönelmek ve 
bu gayrette o vatan içi olgunluk kazanmakla tedarik kılmak, yani nazargâh-ı Hüda 
olan kalbini masivadan pak edip, hayvani ahlak hastalıklarından sıhhat bulmak, 
Rabbanî ahlak nurlarıyle dolmak ve iki âlemde bir Mevla ile olup kalmak 
hepsinden önemli ve lüzumlu bilinmiştir.

Cihanda, varlığı sağlam olan ne misafir ol ne yerli. Çünkü hâne keder dolu, 
yollar dahi korku. Çünkü nimeti zor, izzet ve nazı zül olacak, cisim naz ve 
nimete gark olsa sana ne fayda? Sonunda sırrın, mezar içinde ayak altına düşer. 
Külahın, aban ve tacın ne farkı olur? Hak`kın yoluna gidersen tenin zayıf olsun. 
Çölü aşmak zordur, şayet insan cüsseli olursa. Tabib, o hastayı huyuyla sağlam 
zanneder. Hastalıktan anlamadığı halde, adı neden hakimdir? Hayat, cisim ve 
gönül hoşluğuyla nimet olur. Ten sağlam, ruh sakim olursa ne zevk olur? Fakirlik 
ve hastalıktan ne gam Hakkı, sonunda tene ölüm ererse de; can ve gönül iyi huyla 
sağ ve selim olursa.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Kimdir? [Kaynak: Wikipedia]
Erzurumlu İbrahim Hakkı, 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum`a bağlı Hasankale`de 
dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren 
İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam 
etmiştir. 1747 tarihinde İstanbul`a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. 
Yeniden Erzurum`a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla 
ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat 
etmiştir.

Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı`nın en önemli 
eserleri Divan ve Marifetname`dir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı, astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji, ve din ile 
ilgili pek çok bilimsel çalışmalar yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen 
bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, 
ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757`de tamamlanan Marifetname, yalın ve 
halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, 
Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir 
alim tarafından güneş sistemi (`hey`et-i cedide`) anlatıldı.