Acmos ve Kuantik Tıp Nedir

ACMOS VE KUANTİK TIP NEDİR?

    Acmos Metodu, Dr. René Naccachian tarafından, SBJ International Technical and Scientific Research Center ( SBJ Uluslararası Teknik ve Bilimsel Araştırma Merkezi ) bünyesinde Paris, Fransa `da geliştirilmiştir. Otuz yıllık araştırma ve deneylerin sonucunda Dr. René Naccachian, Doğal ` titreşimsel ` bilim ile Doğu Tıbbı arasında paralel bir bağ bulmuştur. Uzakdoğu enerjetik tıbbı ve kuantum fiziği temeline dayanan bu metod, bilimsel aletler kullanılarak vücuttaki alanların ve enerji devrelerinin ölçülmesi ve düzenlenmesidir.

Acmos yöntemi, sağlık tedavisinde devrimsel bir yaklaşımdır. Acmos`un ingilizce açılımı Analysis of the Compability of Matter on the Organism and its Synergy`dir. Anlamı` Maddenin Organizma üzerindeki Uyumunum Analizi ve Sinerjisidir.` Acmos Metodunun amacı vücudun global enerji dengesini sağlamaktır.

Çevredeki baz istasyonları, elektrik trafoları, gerilim hatları ve vücudumuzun çevresindeki sağlığımızı tehdit eden elektromanyetik alan… tüm bunlara stres, sağlıksız beslenme ve sağlıksız motivasyonlarda eklenince hastalıklar ve rahatsızlıklar bedenimize yerleşiyor.

Hücresel bilgilerde insan vücudunun içinde ve dışında elektro manyetik rezonanslarolarak yayılırlar ve yine rezonans yöntemi kullanılarak anlaşılabilirler. Yani her bir hücre belli-belirsiz bir titreşime sahiptir bu titreşimler sayesinde organlarda bir frekans oluşur. Böylece kişinin genel sağlığı veya organları hakkında değerli ve son derece belirgin bilgiler edinilebilir. Kuantik tıp bütünsel bir tedavi mantığına sahiptir ve her bireyin içyapısını, çevresiyle bir bütün olarak inceler ve uyumlu çözümler getirir. Vücuttaki ve çevredeki enerji dengesi Acmos geleneksel Çin tıbbı ile en son bilimsel buluşlar arasında çok kesin ve tutarlı bir köprü kurar. ACMOS sayesinde Yapılan bir seri test ve teknikle bloke olmuş organların ve sistemlerin yeniden çalışması sağlanır. ACMOS metodunda 5000 yıllık tedavi metotları olan Akupunktur, Refleksoloji, Biyoenerji gibi köklü geleneksel tedavi metotları modern tıp tekniğine araştırmalar yaparak bilimsel köprüler kurar. Acmos tekniklerinin buluşu ve oluşturulmasında kuantum fiziği ve geleneksel Çin Tıbbı vardır. 

El ve ayaklarımızda, kulaklarımızda her organımıza uzanan iletişimi sağlayan akupunktur ve refleks noktalarının karşılığı var, adeta el, ayak ve kulaklarımız birer kumanda görevi görüyor. Bunlar sitümüle edilerek biyoenerjileri arttırılıp güçlendiriliyor ve ACMOSuygulamaları sayesinde bedenin kendi,kendini onarma gücü mükemmel şekilde ortaya çıkıyor. 

     İçinde yaşadığımız bu Evren kozmik bir enerji denizi biz ise bu muhteşem evren denilen enerji denizinde ki yürüyen bir enerji damlası veya yürüyen bir pil gibiyiz..

 İnsan 12 volt kozmik enerji ve 8 voltluk toprak enerjisinden oluşan karma bir enerji İle hayatını devam ettirir. İnsan vücudunda 1000-1200 kadar akupunktur noktası vardır. Bu akupunktur noktalarının en aktif olanları 361-400 kadardır. Bu noktalar her organ üzerinde bir meridyeni oluşturacak şekilde yerleştirilmiş kozmik alandan gelen Çinlilerin Chi enerjisidedikleri kozmik enerji ile beslenirler. Biyolojik maddelere fizik biliminin gözüyle baktığımızda, insan, hayvan ve bitkilerin mikroskobik ve atomik alanda, hiç durmaksızın hareket eden temel parçacıklardan (partikullerden) ibaret olduğunu gözlemliyoruz. Kuantik tıp(enerji tıbbı veya titreşim tıbbı da denebilir) insanı en ince, en derin boyutunda incelediği gibi çevresinden gelen zararlarıda inceliyor..

Yaz günlerinde gündüz vakti seyahat etmiş çoğu kimse yolun ufukla birleştiği çizgide belli belirsiz su buharı bir serap görüntüsü oluşturur..adeta yolun üzerinde su görüntüsü var zannedilir yaklaştıkça görüntü kaybolur.Evet aslında görülen topraktan buharlaşarak yükselen su buharıdır,su buharı belli bir açıyla baktığımızdan görünmüş biraz ilerleyince görme açısının dışında kaldığımız için algı dünyamızın dışında kalmış ve göremez oluruz.Göremediğimiz için yok olmamış sadece algı eşiğimizin dışında kalarak dışlanmış oluyoruz.çevremizde olup biten sayısız olayda algı dünyamız dışlanmış olduğu için bir çok şey fark etmeyiz.Bir düşünün yaşadığımız bu evrende gördüklerimiz mi görmediklerimiz mi daha çoktur..Bilimsel araştırmalar göstermektedir ki İnsanın göremedikleri gördüklerinden çok daha fazla hatta gördüklerimiz milyonda bir bile denmeyecek kadar küçüktür.. Dünya ile Güneş arasındaki mesafeye yaklaşık 107 adet Güneş sığar. Hidrojen atomunda elektron ile proton arasına da yaklaşık 450 bin adet proton sığar. Etrafınızı şöyle bir inceleyin göreceksiniz ki insanın 5 duyusu milyonlarca olaydan soyutlanmakta ve güneşin ışık spektrumu içinde milyarda bir kadar küçük bir oranda görebilmektedir.Mesela dişlerimizin dibindeki mikrop ve virüslerden tutun derimizde ki sayısız virüslere,suda ki planktonlara atom altı partiküllere varıncaya kadar gördüklerimiz veya reseptörlerimizin tespit ettikleri göremediklerimizin yanında çok komik kalmaktadır.. İki insan karşılaşma ve tanışma esnasında ilk 7 sn içinde olumlu veya olumsuz kanaatlere sahip olurlar bu ilk bilgi sonraki tüm ilişkileri olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Birçok kişinin başına gelmiştir otobüste veya topluluğun olduğu bir yerde biri dikkatle birisine bakmaya başlar birden dikkatle bakılan kişi bir şeyin farkında olmuş gibi birden o sinsi rahatsız edici bakışı yakalar. Nasıl algılamış veya hissetmiştir işte onu hissettiren bedenimizin etrafındaki BİOENERJİ dediğimiz enerji bedenimiz sayesinde olmaktadır. Bunun gibi yüzlerce olay sayabilirsiniz.

Ellerinizi birbirine sürtün biraz ısındıktan sonra avuçlarınızı birbirinden uzaklaştırıp yaklaştırdıkça neler hissediyorsunuz? Elleriniz kanınızdaki demir elementi sayesinde sürtünme ile elektriklenmiş ve avuçlarınızda bir elektromanyetik alan oluşmuştur. Yaklaştırıp çektikçe orda bişeyler hissedersiniz işte avuçlarınızda hissettiğiniz çekim biyoenerjinizin ve ikincil çakralarınızın enerjisidir.

Vücudumuzda 7 ana katmanı ve 7 çakrası vardır.Bu yedi ana katman birbirinin içine doğru hareket eden.Katmanlar arası durmaksızın hareket eden Kuantik parçacıklardan oluşmuştur.ikincil destek çakralarımız ise 21 çakradan oluşmaktadır.Bu çakralarımız sayesinde "AÇIK" kaldıkça Evrenden sürekli kozmik enerjiden bolca alarak YİN-YANGdengesinde yaşarız.