Enerjetik Vücut İle Diyalog

ACMOS MAKALELER 2

MADDESEL VÜCUDUN DÜZENSİZLİKLERİNİ ANLAMAK İÇİN ENERJETİK VÜCUT İLE DİYALOG
 
Acmos Metodu ( Maddenin Organizma Üzerindeki Uyumu ve Sinerjisi Analizi)  Dr.René Naccachian tarafından yaratılmış ve uzakdoğu enerjetik tıbbı ve kuantum fiziği temeline dayanan bu metod , bilimsel aletler kullanılarak vücuttaki alanların ve enerji devrelerinin ölçülmesi ve stimülatör sayesinde yaşam enerji devresinin düzelmesidir. Bu teknikler geleceğin tıbbına bir kapı açmaktadır. Geleceğin tıbbı, kişinin enerjetik vücudundan çıkan frekanslar ile dalgaların ölçülmesi ve bilgi alınması, vücuda sunulan bir dizi regülatör ile organizmanın 30 kat derinliğine kadar düzensizliklerin tespit edilmesi ve düzeltilmesidir. İşte bu Acmos Biyoenerjisidir.
 
Asırlar öncesinden beri uzakdoğu tıbbında bilinen glonal enerji dengesi, Acmos biyoenerjisi ile yeniden keşfedilip araştırılmıştır. Acmos , Uzakdoğu’nun felsefi teknikleri ile modern tıbbı birleştiren, en gelişmiş tekniklerin ve kuantik mekanizmasının kullanıldığı bir metodtur.
 
Tanınmış veya tanınmamış, Nobel Ödülü gibi onurlu madalyalara sahip olan bilimadamları, herbiri kendi konularında uzun araştırmalar yaparak enerjetik bilimin gelişmesine katkıda bulundular. Tanınmamış olanlar arasında , 1988 yılında ölen Louis Claude Vincent vardır. Bu bio-elektronik keşifler kanın, idrarın ve tükürüğün parametrik fiziksel kontrolü ile hastalığın ilerlemesini ve uygulanan tedavinin sonuçlarının değerlendirilmesini sağladı.
 
 
Yaşam dalga boyutu
 
Eski Mısır’da bile tapınakların önünde yaşam dalgaları hissedilirdi. ‘ Hiçbirşey hareketsiz değildir, herşey titreşimdir, herşeyin titreşimi vardır ! ‘ . Günümüzde, biliyoruz ki hayatın tüm mekanizmaları elektromanyetik dalgalar ile idare edilir. Yaratılışın evrimi bu mekanizmayı ortaya çıkarmaktadır.
 
Eskiden belki bilinmiyordu ama elektromanyetik dalgalar maddesel olmayan dalgalardır : yayılmak için maddesel desteğe ihtiyaçları yoktur, örneğin ses dalgaları hava molekülleri şoku ile yayılır. İletkende ( elektrik alanı) elektron hareketi oluştuğunda, bu iletken alanın yakınında yayılam yönünün dikeyinde bir alan yaratılır. Bu bir manyetik alandır.
 
Elektrik alan ve manyetik alan bileşimi elektromanyetik alan yaratır. Bu elektromanyetik alan yayıldıkça, etrafını saran evreni gittikçe yakınlaşarak yayılan bir dizi fenomen ile canlandırır. Bu sayede uzak mesafeden eylem mümkündür.
 
Bu fenomeni anlatmak için fizikçiler, matematikçiler, dalga boyutu, yayılma hızı, zaman ( fenomenin tam bir devre tamamlayıp başlangıç durumuna gelmesi arasındaki zaman) , frekans ve saniyede oluşan tam devre sayısını temsil eden frekans gibi temel verilere dayanan bir dizi denklem oluşturdular.
 
Elektromanyetik dalgalar yaklaşık 300000 km s yayılır. Bu aynı zamanda ışığın hızıdır, çünkü ışık bir elektromanyetik dalgadır.
 
Frekans Hertz (HZ) ile ifade edilir; 1 HZ  1 devre  s. Genelde kilohertz ( 1000 Hz ) , megahertz ( 1 milyon Hz ) ve cigahertz ( 10 Hz ) vs.
Evrende dağılan frekanslar, yaşayan organizmaların içine de girer , organizma ya kendini buna karşı korur yada giren basıncı dışarı atar. Çünkü yaşayan her hücrenin kendi titreşimi vardır ve dalga yayar, bu dalgalar 1926 senesinde ölen , Ernst Lecher adında az tanınmış Avusturyalı bir bilim adamının araştırmalarına dayanan bilimsel bie alet ile ölçülebilir. Bu Acmos Lecher Antenidir.
 
Hücreler aralarında iletişim kurarlar
 
1926 senesinde bir mühendis ‘ Hayatın temeli’ ( L’origine de la vie) üzerine araştırmalr yaptı ve bu ad altında bir kitap yayınladı. 1929 senesinde aynı mühendis ‘ Hayatın sırrı’ ( Le secret de la Vie) adında bir kitap yayınladı. Bu kitabında ‘ Hayat elektromanyetik dalgalardan ibarettir’ der. Resmi enstitülerde yaptığı bie dizi deneyle desteklediği ‘ Hücresel titreşim teorisi’ ile, Viyana’ da 1939 senesinde hücresel titreşim araştırmaları ve deneyleri için Uluslararası Tıp ödülünü kazandı.
 
1936 senesinde Mont Wilson rasathanesinde , Gustav Stromberg adındaki astronom ve Carnegi Enstitüsünde ( ABD) Profösör, insanların elektromanyetik alanlarının olduğunu deklare etmiştir.
 
1940- 45 senesinde , Harold Saxon Burr adında Yale Üniversitesinde ( ABD) Profesör, ‘Yaşam mekanizmalarının çoüu elektromanyetik fenomenler ile beraberdir ama aralarındaki ilişkiyi tarif edemiyorum’ demiştir. Yazmış olduğu ‘ Blue Print for immortality’ bu konuda temel bir dökümandır.
 
1950-52  senelerine doğru, H.Frölich Liverpool (İngiltere ), Nobel Ödüllü Fizik Profesörü, yaşayan hücrelerin elektromanyetik alanlarının yayıldığını açıklamıştır. Bu alanaların frekansları mikro-dalga ( gigahertz ) bölgesinde bulunmaktadır. Profesör bundan başka bir açıklama yapmaz ama varsayımlarına hücresel işbirliği hususunu katar ( bu dalgalar hücresel zarların titreşimi ile yayılır ). O demek istemiştir ki ‘ hücreler bu dalgalar sayesinde aralarında konuşur gibidirler ‘.
 
1960 ve 1978 senelerinde, A.Pilla, Colombia Üniversitesinde (ABD) fizikçi, kemiklerdeki hücrelerin dilini keşfetti. Bazı frekans alanları altında, artık kalsiyum üretmeyen hücreler, birdenbire kalsiyum üretmeye başlar. Araştırmalarını yayınlar ve Belçika’da Franki ödülünü kazanır. Buluşları, pseudo-arthroses tedavisinin % 85’ini oluşturmaktadır. Elekto-akupunktur ile ilaçların yeterliliği alıcı-verici birleşimi sayesinde tespit edilir.
 
Daha yakın bir zamanda, F.A Popp, Kaiserslautern ( Almanya) Üniversitesinde biofizikçi ‘hücresel dili’ keşfetti ve ona bio-fizik manasını verdi. Hücreler, fizyolojik durumlarını belirten fotonlar yayar. Bu dalgalar lazer sisteminin fizik kurallarına göre oluşur. Bu teknik sayesinde, muhtemel bir kanser çok çabuk tespit edilir ve ilerlemesi ilaç ile kontrol altına alınır.
 
1978 senesinde I.Prigogine kimya-fizik konusundaki ‘dağılan yapılar’ çalışmaları için Nobel ödülüne layık görüldü. Dağılan yapılar birbirleri ile yaklaştıkça yayılırlar. Örneğin metal blokta görülen kristal sistemi, bazen, ‘kristal organizasyonunu’ tüm metal bloka yayabilir. Bu ‘dağılan ‘ yapıdır.
 
Bu tür dağılan yapılar Rudolf Steiner’ın antroposofisinin felsefesinin bazı yanlarını anlamayı sağlar. Theodor Schwenk’in , ‘Le Chaos Sensible’ (  Hassas Kargaşa) adlı kitabında deniz kabuğunun ( bigorneau) nasıl, seneler boyunca, hareket eden su ile değişip dalgaların sesinin vermeye başladığını ve şeklini değiştirdiğini açıklar, bu dağiılan yapı ile aynıdır.
 
Modern bilimde, evvelden felsefe olarak bilinen bu kavamlar, bilimsel modeller üzerinde gerçek matematik denklemlerinde görülmektedir, yan, ğreyebilir ve ispat edilebilirler. Dolayısıyla benzerlik kanunları sanıldığı gibi saçma değildir.
 
Su organizmanın kaybettiği frekansları ‘hafızasına kaybeder’ ve tekrar eski haline getirir
 
Dağılan yapıların yayılma eğilimi, yerlerini değiştiren bir enerjinin oluşması  ve bu sayede yerlerini değiştirmeleri, kendilerini değişik alanlara hareket ettirebilmeleri ve uzaktan eylem yapabilmeleridir.
 
Bu Acmodinamizasyonun prensibidir. Acmodinamizasyon eksik bir enerjetik bağlantıyı düzeltir ve bu düzelme, enerjisi önceden eksik olan bir devrenin enerji potansiyelinin normale dönmesi ile ispat edilir.
 
Daha yakın bir tarihte, fizikçi C.W Smith, Londra’da alerji hastanesinde alerjisi olan hastaları elektromanyetik alanlara maruz bıraktı. Hastanede çok alçak devirli jeneratörler yaptırdı ve hastaları son derece düzenli frekanslar ile bu alanlarda bıraktı. Bazı frekanslarda hasta normal alerji belirtileri gibi alerji krizi geçirdi, bu kışkırtıcı frekansdır. Titreşim işleyişinden yola çıkarak , Smith, krizi yok eden frekansı buldu. Bu yatıştıran frekansdır.Bu deneyimlerin, hasta hangi frekansın kullanıldığını bilmeden. Tekrarlayıcı özelliği olduğu ortaya çıktı.
 
Diğer çalışmalarında, hastaların alerjisi olduğu maddeyi hastayla temasa geçirdi. Bu tabiki alerji krizi yarattı. Sonra, alerji yapan maddenin beşte biri kadar bir sıvı yaptı ( o zaman Smith homeopatiyi bilmiyordu ve dolayısıyla onda on (DH) veya yüzde yüz (CH) olan normal sıvıları kullanmıyordu). Bazı sıvıların kşkırtıcı, bazılarının da yatıştırıcı olduğunun farkına vardı.Daha da ileri giderek, birtakım sıvıların, bazı elektromanyetik frekanslar ile değişken olacağını gösterdi. Bir alerji yapan sıve alerji krizi yaratırkeni krizi bir elektromanyetik frekans ile tedavi etmekteydi.
 
Bir ara hastalar hastaneden çıktığı zaman problemlerle karşılaştı. Jeneratörler taşınamadığı için başka bir tedavi edici yöntem araştırdı. Bir homeopat ona suyun ışın kaynağına maruz bıraklarak ilaç elde edildiğini söyledi. Bir şişe su aldı ve onu yatıştırıcı frekansa programlanan jeneratörün çıkış borusuna koyduç Sonra hastaya kriz halinde cam şişeyi derisininn üzerinde tutmasını söyledi. Su sanki yatıştırıcı frekansı hafızasına almıştı ve elektromanyetik jeneratör gibi işlemeye başlamıştı. Hastanın suyu içmesine gerek bile yoktu, sadece cam şişenin derisi ile temas etmesi krizi yatıştırmaya yetiyordu; düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar camdan yayılabilirler.
 
Bu deneylerin sonuçları elektrokardiografide kaydedildi.
 
Acmos Kuantik sıvılarının prensibi budur, bilhassa ABC ( Acmos Beyin Bağlantısı ) sıvılarındaki mikro- elementler sayesinde, kuantik fizik temeline dayanarak, beyni vücudun diğer bölümlerine bağlayan uyum frekanslarını, hafızasında tutar. İletişim yönü sentripetal ise, ABC ‘Majör ‘ olur ve beyni kaybolmuş enerjetik kavşaklarına bağlar. Yön sentrifügal ise, ABC ‘Minör’ olur ve beyni çok daha fazla ‘maddesel sonuşlar veren semptomatik enerjiye bağlar.
Enerjetik vücut yapısal bilgi aktarır
 
Başka bir araştırma da enerjetik dalgalar üzerinde yapıldı. Bu dalgalar optik alanların dalgalarıdır : optik ışık ve ultraviyole ışık.
 
1926’da Gurwitsh ( Sovyetler Birliği ) soğan köklerinin bölünme ve çoğalma proselerinde olumlu olarak etkilendiğini gördü. Aralarına cam bir ekran konulduğunda, bu fenoman böyle olmadı, halbuki quartz bir  ekran konulduğunda, bu etki oldu. Gurwitsch, UV ışınının hücrelerden  yayılmasının, komşu soğan köküne bir şekilde bilgi aktarımı yaptığını anladı. Bu ışının akışn gösteremediği için, Gurwitsch’le alay edildi ve zamanın bilimadamları ona çamur attılar. Bugün, fotomultiplikatörler sayesinde Gurwitsch’ in buluşları görüntülenmektedir ; ve D.Gabor, 1971 senesinde Noel çdülü sahibi( fizik) mitojenetik ışının varlığını gösterdi ( UV ).
 
Gurwitsch’in Moskova Akademisinde doktor olan kızı babasının çalışmalarına devam etti. Birbirine yapışık iki cam tüpü su geçirmez bir pencerinin yanına koydu ( bu cam bir pencere veya quartz veya metal olabilir ). İki cam tüpün içine aynı genetik özelliklere sahip hücreler koydu. Bir taraftaki hücreleri ışınlama veya mikrobik ajan yoluyla virüz ile yok ettiği zaman , anladı ki komşu cam tüpteki hücreler, maddesel bir bağlantıları olmadığı halde, hastalanmaya başladı. Şayet pencere quartz da ise bu gerçekleşti.
 
Bu demektir ki bir cam tüpten diğerine maddesel olmayan birşey geçti ; bu şey sadece quartz bir pencereden geçebilir ( camdan veya metalden değil ). Yani bilgi aktarımı ultraviyole ışınlar ile gerçekleşebilir. 
 
Hayat bizim enerjetik niteliklerimizin üzerinde kurulmuştur
 
Kaynak enerjimiz yaşayan hücrelerimizin göğüs bölgemize doğru devamlı bir şekilde sentripetal ışınlaması ile oluşur. Bu sentripetal bir güç olduğu için klasik ölçüm aletleribilgiyi toplayamaz, sadece Acmos Lecher Anteni potansiyalite seviyesini tespit eder.Anten post transistör görevini üstlenir. Kadranın düğmesi değiştirilerek, değişken kondansatör belirli bir kapasite değerine ayarlanır, bu sayede , rseptörün dalgası vericinin dalgası ile rezone eder. Bu dalga ve frekans rezonansıdır.
 
Lakhovsky ‘ Hayat elektromanyetik dalgaların rezonansı üzerinde kurulmuştur . Canlı hücreler küçük titreşim yayıcılardır; bilgileri alırlar ve aynı prensipe dayanarak verirler’ diye yazmıştır.
 
Acmos Eneri Test aleti ile kişinin her organının ve metobalizmasının enerji potansiyeli tespit edilir.
 
Hücreler dışarıdaki alanlar sayesinde tekrar uyumlarında düzeltilebilir, bu hücrelerin kendi frekansları ile rezone eden alanlara maruz bırakılması ile olur. Bu bazı hücreler yüzünden kaybolan uyumluluğu ( hastalık habercisi ) tekrar sağlayan Acmos regüratörlerinin prensipidir. Acmos test- regülatör serisi organizmaya kaybetmiş olduğu bağlantıları tekrar kazandırır ve Acmos tekniklerş bu bağlantıları Acmodinamizasyon ve harmonizasyon ile bütünleştirir. Stimülasyon da tıkanmış olan merkezleri ( akupunktur noktaları ) ya ACMODERMİL ; sentipetal ve sentrifügal enerji devreleri stimülatörü ile, ya da QUANTACMOS ; ışık stimülatörü ile reaktive eder.
 
Hücrenin dengesini bozan başka alanlarda vardır; örneğin gamma frekansı , mikrodalga ( radar dalgaları ), X-Ray ( röntgen ), vs; bu dalgalar canlı sistemi bozarlar. Organizma, hücrelerinde birikmiş zehirli maddelere maruz bırakılırsa, savunma mekanizması tıkanır, enerji alanları uyumsuzluk içinde olur. Organın veya hücrenin enerji kaynaklarının sentirepat olarak bozulması, sentifügal olarak organların deforme olup ölmesinden çok daha evvel olur.
 
Çin Tıbbında , iç veya dış rahatsız eden enerjiden bahsedilir : iç enerji Yin enerjisidir,yani rezerve olan enerji, Acmos metodu bunu dışa vurur ve Acmos protokolü potansiyelini ölçer ve bozuklukları yaklaşık 300 adet Acmos test ve regülatör aletleri sayesinde tekrar düzenler. Şayet hücreler arası veya organlar arası düzenlenmeme durumu varsa, bu dıştan gelen zararlı bir enerjinin onları bozduğunun işaretidir, mesela organizmanın içindeki ve dışındaki basınç ; dışardan gelen elektrik dalgaları, radar dalgaları, jeopatojen dalgalar... veya ilişkilerden doğan zararlı frekanslar;( örneğin sosyo-profesyonel, ailevi, ekolojik, çevreden gelen hissi, ruhsal stres).
 
Lakhovsky o zaman ( 1926) aşağıdaki şu üç cümleyi söylemiştir :
‘ Hayat ışın yayılması ile doğar.
Hayat ışın yayılaması ile muhafaza edilir.
Hayat her türlü titreşim dengesizliğinden dolayı son bulur ‘.
 
Bizler evrene içimizdeki bir güç ile ve organik hücrelerimize dışardan gelen bir ışın yayılması ile bağlıyız. Değişik enerji alanlarının analizi, Acmos metoduna göre verilerin elde edilmesini sağlar ve harmonizasyondan, stimülasyondan ve kuvvetlendirmeden sonra, sonuşlar değerlendirilir ve bu alanlar tekrar eski düzenlerini kazanır.
 
Acmos Biyoenerjetik tıbbı
 
René Naccachian, mühendis, fen ve enerji tıbbı doktoru devrimci bir teşhis ve tedavi metodu bulmuştur. Bunun temeli Broglie, Lecher ve Voll prensiplerine dayanır. Bu bilimler yeni bir enerji tıbbına göre ayarlanmıştır. Naccachian özellikle kuantik fiziğinde ve Çin tıbbından ilham almıştır.
 
Acmos veya’ Maddenin Organizma Üzerindeki Uyumu ve Sinerjisinin Analizi’ , test ve global dengeleme ile önlemek , kişiselleştirmek ve kişinin içindeki potansiyeli çıkarnak metodudur.
 
Önlemek ;       Vücudun içindeki enerjetik kaynakların kuvvetlendirilmesi, vücut ile çevrenin ‘maddesel’ organizasyon niteliklerinin tekrar düzenlenmesi.
 
Kişiselleştirmek ; Enerjetik bozuklukların ve kötü yaşanmış problemlerin bilgileri organizmanın kendisinden çıkarılır. Ayrıca ilaçların, homeopatinin ve diğer global denge için gerekli maddelerşn dozu ve miktarı kişiye göre tespit edilir.
 
Potansiyelin Çıkarılması ;               
? Bu şekilde iç ve dış rahatsızlıklar kişinin vücudunda, aldığı ilaçlarda,
? Besinlerinde ve çevresinde global denge olması ile daha iyi idare edilir.
? Böylece kişi en iyi şekilde strese ve müdahalelere karşıgelebilir. Bazı 
? Zayıf devrelerin kuvvetlendirilmesi ile ilaçların yan etkileri azaltılır.
 
 
Vücut hergün iç ve dış problemlere maruz kalmakta ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek , iletişim aracı olan bazı enejetik devrelerini keserek bununla başa çıkmaya çalışır. Her uyarıdan sonra sağlıklı vücut kendi kendine kapanmış enerji noktalarını bulur ve enerjetik yaşam uyumluluğunu tekrar düzene sokar, bu organik hayatın temelidir.
Fakat aşırı iç veya dış saldırı organizmanın yavaşlamasına veya fazla enerjetik devre kesmesine neden olursa, o zaman vücut yaşamsal düzenini kendi kendine düzene sokma kapasitesini kaybeder. Acmos tekniği ile birtakım titreşim sinyalleri alınır ve enerjetşk uyum tekrar düzenlenirç Vücut yavaş yavaş önemli enerji merkezlerini ve kendi kendini idare etme ve savunma kapasitesini tekrar kazanır.
 
Kişinin iyi yaşaması, dış veya iç saldırılara karşı gelebilmesine bağlıdır. Bu saldırılar doğuştan yada sonradan, öevreden veya yaşam tarzından kaynaklanabilir. Kimse kendi problemlerini, kesin olarak, kendi iç vücudu kadar bilemez. Acmos Biyoenerjisi bunu mümkün kılar ve geleceğin tıbbında, bu metod insanoğlu için gittikçe daha çok önem kazanacaktır.