Çay Ağacı Yağı

Çay ağacı yağı ve çeşitleri

 

Uzun yüzyıllar boyunca Avustralya’daki aborijenler tedavi amacıyla mucizevi Melaleuca Alternifolia adlı ağaçtan yararlanıyorlardı. Bu ağacın şaşırtıcı özelliklerini öğrenen ilk Avrupalı, ünlü gezgin James Cook olmuştur. Kendisi 1770 yılındaki keşif gezisi sırasında, aborijenlerin, yaraları iyileştirmek için bu ağacın yapraklarını kullandıklarını, ayrıca bu yapraklardan, birçok hastalığın (iskorbüt, deri hastalıkları, güneş yanıkları, tropik enfeksiyonlar, yılan ısırıkları ve b.) tedavisinde kullanılan şifalı bir sıvı hazırladıklarını gözlemlemiştir. Bu sıvı, dış görünüşü itibariyle çayı hatırlattığı için kaptan Cook da bu ağaca “Çay ağacı” adını vermiştir.

            Ayrıca Avustralyalı aborijenler, sadece “iyi havada sağlıklı olunabileceğini” düşünüyorlardı, ki bunda da haklılardı. Zamanla insanlar çay ağacından eter yağı elde etmeyi öğrendiler. Bu yağ, Avustralya çay ağacının tüm şifalı özelliklerinin ve hayat gücünün konsantresidir.

            Modern bilim dünyası, çay ağacı yağının tedavi özelliklerini ilk defa 1925 yılında incelemeye başlamıştır. Araştırmalar sonucunda çay ağacı eter yağının, antiseptik aktifliği bakımından karbolik asitten 100 kez daha etkili ve insan için zararsız olduğu ortaya çıkmıştır. Çay ağacı yağı, “birçok septik süreçlerin tedavisinde denenmiş, zehirli olmayan ve tahriş etmeyen, güçlü etkili madde” olarak değerlendirilmiştir. Bu andan itibaren doktorlar, yara ve kesiklerin kapatılması, sistit, mantar enfeksiyonları, cilt hastalıkları, yutak hastalıkları durumunda çay ağacı yağını kullanmaya başladılar.

1937 yılında bu eter yağının bir başka muhteşem özelliği ortaya çıktı: çay ağacı yağının antiseptik özellikleri, kan ve diğer organik kaynaklı maddelerde bulunduğunda %10-20 artıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında çay ağacı yağı, Mısır’da savaşan askerlerin ecza dolabında bulunuyordu. Çünkü askerler, yaralarını dezenfekte etmek ve çabuk iyileştirmek için bu yağı yaralara sürüyorlardı. Avustralya Hükümeti ise, savaş sırasında çay ağacı yağını o kadar önemli antiseptik madde olarak değerlendiriyorlardı ki, bu yağın üretiminde çalışanlar, askeri görevlerinden muaf tutuluyordu. Avustralya’da çay ağacı yağını neredeyse her hastalığa karşı kullanıyorlar. Bu yüzden burada söz konusu yağ “acil yardım” ve “tek şişede ecza dolabı” olarak adlandırılıyor.

Günümüzde çay ağacı yağı, benzersiz olması nedeniyle tüm dünyada kullanılıyor ve gün geçtikçe popülerliği artıyor. Çay ağacı yağına olan talep o kadar büyük ki, bu yağ eter yağları arasında lider konumuna yükselmiştir. Bu yağın kullanım alanı inanılmaz derecede geniştir. Etkisi ise hem yurtdışında, hem de Türkiye’de birçok bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Çay ağacının eter yağı (aroması – güçlü, okaliptüs aromasına benziyor) aromaterapi alanında da çok etkilidir (Bölüm 2 AROMATERAPİ’ye bakın).

Bu yağda, tek başına aktif olmayan 100’den fazla şifalı bileşen bulunmaktadır. İşte antiseptik özelliklerin bu uyumlu bileşimi, söz konusu yağı mükemmel kılmaktadır.

Çay ağacının tedavi etkisi, özellikle cilt hastalıkları, solunum yolları ve ürogenital sistem hastalıklarında kendini göstermiştir. Modern bilimsel literatürde çay ağacı yağı geniş kullanım alanlı antiseptik, enfeksiyonlu yaralara karşı etkili ürün, ağrı kesici, mantara karşı özellikler taşıyan bir madde olarak anılmaktadır.

Çay ağacı yağının en önemli şifalı bileşeni terpinen-4-ol’dur. Kaliteli bir yağda bu maddenin oranı en az %40 olmalıdır. Aksi takdirde yağın tedavi etkisi azalacaktır. Ayrıca sineol adlı madde de, yağın karakteristiği için çok önemlidir. Kaliteli yağda sineol en fazla %5 olmalıdır.

Firmamız kesinlikle sadece en yüksek sınıf Melaleuca alternifolia çay ağacından elde edilen eter yağını sunar. İçeriğinde, çay ağacının daha ucuz ve daha az etkili çeşitleri olan Melaleuca linariifolia ve Melaleuca dissitiflora bulunmamaktadır.

Ayrıca,  çay ağacı yağı 3 aşamalı temizleme işleminden geçer: normal iki aşamalı – Avustralya’da ve sonuncusu İsviçre laboratuarlarında.

Tüm bu faktörler sayesinde  çay ağacı eter yağı yüksek kalitesi, güçlü etkisiyle farkını ortaya koymaktadır ve aşağıdaki değerlere sahiptir:

Yüksek saflıkta olması nedeniyle Kuş kafesi başta olmak üzere diğer evcil hayvan kafeslerinin dezenfeksiyonunda güvenle kullanılabilmektedir.

 

 

Çay ağacı yağının içeriği

VIVASAN çay ağacı yağı

Diğer üreticilerin çay ağacı yağı

Sineol

%2,5 - %3,5

%6,0 - %15

Terpinen

> %45

%30 - %36

 

 

Sineol’un düşük oranda olması cildin tahriş olmasını önler, terpinenin yüksek oranda olması ise yağın tedavi etkisini artırır.

Yüksek kaliteli  çay ağacı yağı, antibakteriyel özelliklere sahiptir. Bununla birlikte etkisi, diğer yağlarla birleştirilerek artırılmıştır, çünkü doğru oranlarda karıştırılmış eter yağları birbirini tamamlıyor, yağların tedavi etkileri artıyor.

Maksimum etki sağlamak amacıyla  çay ağacı yağına manuka ve kanuka eter yağları da eklenmiştir (Çay ağacı toniğine ise rozalina yağı da eklenmiştir). Bu yağlar, çay ağacının farklı çeşitleridir ve tıp alanında geniş çapta kullanılmaktadır, çünkü çok değerli dermatolojik özellikler taşıyorlar. 

 

Manuka(Leptospermum scoparium) – Yeni Zelanda’da yetişmektedir. Manuka ağacının yüksekliği 8 metreye kadar ulaşır, ayrıca çok hızlı büyür ve küçük keskin yapraklarla kaplanır. İlkbaharda bu ağaçta harikulade çiçekler açar ve etrafa hoş yumuşak koku yayılır. Manuka Maori kabilesinin, Yeni Zelanda aborijenlerinin geleneksel tedavi aracıdır. Maori insanları, ishal ve eklem ağrılarına karşı, ayrıca yaraların iyileşmesi için bu bitki tohumlarının kabuklarını çiğniyorlar. Bitkinin yaprakları da idrar sistemi enfeksiyonlarının tedavisi için çok yararlıdır.

Manuka yağı, içeriğindeki aktif maddeler sayesinde, genel olarak tüm eter yağlarına ait özelliklere sahiptir. Hamilton adlı Yeni Zelanda Üniversitesindeki bilim adamları, manuka yağının özelliklerini incelerken bu yağın, gram-olumlu bakterilerin ve kandidiyazis maya mantarının en güçlü düşmanlarından biri olduğunu tespit etmişler.

Bununla birlikte, söz konusu yağı sadece “mantar ve bakteri katili” olarak değerlendirmek doğru olmaz. Çünkü bu yağ, insanın duygularına da olumlu etki gösteriyor. Aroması, çay ağacınınki gibi keskin değil, aksine çok hoştur. Manuka yağı, 100 yıldan fazla üretiliyor, ama değeri şu ana kadar bile tam anlaşılmamıştır. Bunun nedenlerinden biri, distilasyon sürecinde eter yağının az çıkmasıdır (%0,4). Örneğin 1lt manuka eter yağı elde etmek için minimum 150 kg yaprağı işlemek gerekiyor. Bunun yanında, bilimsel araştırmaların da gösterdiği gibi, manuka yağı, çay ağacına göre, birçok bakteri ve mantara karşı daha etkilidir. Çok iyi dermatolojik özelliklere sahip olan bu yağ, deri ve mukoza tarafından kolay özümseniyor. Aroması, stres ve gerginlikle baş etmekte yardımcı oluyor. Manuka, insanın ruhsal haline de olumlu etki gösteriyor, aynı zamanda sakinleştirici etki gösteriyor. Başka bir deyişle manuka yağı, insanın kendini iyi hissetmesini sağlıyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Bugün, Yeni Zelanda’da manuka yağı, cilt bakım ürünlerinde kullanılan en önemli yağlardan biridir. Bu ülkede, yakıcı güneş ışınlarından korunma sorunu olduğu için, güvenli cilt koruyucu özelliklere sahip manuka, tam etkili, çeşitli yönlerden yardımcı bir araç olarak biliniyor. Bu yağ, sinirleri kuvvetlendiriyor, deri yüzeyinin yapısını dengeliyor, derinin direncini artırıyor, sinir sistemini sakinleştiriyor, yeni hücrelerin oluşmasını ve derinin dış katmanlarının yenilenmesini hızlandırıyor. Manuka yağı, büyük bir başarıyla, tahriş olmuş ve hassas ciltlerde, egzama ile mücadelede kullanılmaktadır. Çevrenin gittikçe kirlenmesi, aile ve iş hayatında oluşan çeşitli problemlerin artması nedeniyle bunun önemi büyüktür, çünkü daha kolay incinir hale geliyoruz ve çevremizdeki hayata daha “alerjik” tepkiler veriyoruz.

Kanuka(Kunzea ericoides) – yüksekliği 15m’ye kadar ulaşan, dar yaprakları ve beyaz çiçekleri olan ve bu yüzden de ikinci adı “beyaz çay ağacı” olarak bilinen kocaman bir çalılık. Yeni Zelanda’da yetişmektedir. Yapraklarından, buhar distilasyonu yöntemiyle sarı renkli, reçine kokulu eter yağı elde ediliyor. Yüksek oranda monoterpen içermesi nedeniyle (%65’e kadar) ağrı kesici, anti-alerjik ve iltihaba karşı etkiye sahiptir. %10 oranında viridiflorol içermektedir. Lenf ve kanın damarlarda tıkanmasını önler, yaraların çabuk iyileşmesini sağlar, bağ dokusunu güçlendirir, kaslardaki metabolizmayı normale döndürür. Güçlü anti-mantar ve anti-mikrop etkiye sahiptir. Bağışıklığı güçlendirir, sorunlu cilde iyi etki gösterir, akneleri tedavi eder, bronşit ve romatizma durumunda yardım eder. Korku hissi, yorgunluk, ani moral değişimlerini giderir.

Rozalina (Melaleuca Ericafolia)– ya da “lavantalı çay ağacı”. Bu sürekli yeşil çalılık Avustralya’da, Yeni Güney Wells ve Kwinsland arasındaki bölgede yetişmektedir. İnce, yaklaşık 1,2sm uzunlukta gri-yeşil yaprakları var, yüksekliği 4,5m’ye, genişliği 3m’ye ulaşmaktadır. Çok sayıda beyaz kabuklu esnek filizlerle kaplanmıştır. Lavanta ve çay ağacı kokularını taşıyan rozalina yağı, çalılık yapraklarından ve sapından elde ediliyor. Çay ağacının tüm diğer çeşitleri gibirozalina yağı da, anti-bakteriyel ve anti-mantar özelliklere sahiptir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Rozalina eter yağı özellikle yumuşak etkisi, gevşetme ve sakinleştirme etkisi, stres ve depresyonu, kalpteki ağırlık hissini gidermesi bakımından değerlidir. Ayrıca solunum sistemi için de yararlıdır, soğuk algınlığı ve grip, sinüzit, çeşitli enfeksiyonlar, mantar hastalıkları sırasında etkilidir, yaraların iyileşmesini sağlar. Sadece son yıllarda ünlenmiş bu bitkinin az kullanılması, kendisiyle ilgili bilgilerin eksik olmasından kaynaklanmaktadır.    

 

Manuka ve Kanukayla birlikte ÇAY AĞACI Yağı

 

           çok aşamalı temizleme işleminden geçmiş, manuka ve kanuka yağları eklenmiş çay ağacı eter yağı.

            Manuka ve kanuka yağlarının çay ağacı yağıyla birleşimi, saf çay ağacı yağına göre büyük üstünlüklere sahiptir. Çünkü böylece yağın tedavi etkisi birkaç katına çıkmış oluyor ve saf çay ağacı yağının “hastane” kokusu azalıyor.

           manuka ve kanukalı çay ağacı yağı, geniş etki alanlı antibiyotiğe benzer şekilde etki göstermektedir. Virüse karşı, mantara karşı, iltihaba karşı, ağrı kesici özellikler taşımaktadır. Alerjik reaksiyonları giderir, stafilokok ve streptokok durumunda etkilidir.

            Manuka ve kanukalı çay ağacı yağının temel kullanım alanları – her türlü enfeksiyonlar ve deri hastalıklarıdır, çünkü bu yağ yaraları temizler ve dezenfekte eder, yanık durumunda ağrıyı dindirir, travma ve kesik sırasında yara iyileştirici etki gösterir, cilt mantarı, egzama, haşarat sokması sonucunda oluşan kaşıntı ve ödemi giderir, siğilleri çıkarır ve herpes uçuklarını iyileştirir.

            Çay ağacı yağı, derialtı tabakasına derinlemesine nüfuz eder, cildin sorunlu bölgelerini tedavi eder, bunun yanında sağlıklı hücrelere zarar vermez. Hiçbir yan etkisi yoktur, cildi kurutmaz, tahriş ve alerjiye neden olmaz. Açık yaralara bile güvenle sürülebilir. Ayrıca, bağışıklığı güçlendirir, grip ve diğer enfeksiyonel hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Bu yağ, vajinit ve sistit gibi ürogenital sistem enfeksiyonlarına karşı da etkilidir. Eklem sorunlarında, özellikle artrit gibi iltihaplı durumlarda, ağrı ve iltihaba neden olan ürik asidin eklemlerde birikmesini önleyerek olumlu etki gösterir. Suçiçeği ve liken durumunda yardımcı olur. Atipik hücrelerin büyümesini durdurur, hem iyi huylu hem de kötü huylu tümörlerin gelişimini önler. Saç dökülmesini engeller. Ağız boşluğunu dezenfekte eder, diş çürüğü ve dişeti iltihabında yardımcı olur. Bu yağı, odaları dezenfekte etmek için, ayrıca haşaratları uzaklaştırmak için de kullanılabilirsiniz.

            Yüksek miktarda terpinen içermesi nedeniyle, sinirlere olumlu etki gösterir, gerginlik durumunda insanı sakinleştirir. Kanuka yağı da stresi giderir.

İnsanın bio-enerjisine etkisi: dış dünyanın zararlı etkilerinden korur, psikolojik ve sinirsel enerjiyi dengeler, dikkat konsantrasyonunu sağlar.

 

Kullanımı:

 

  • Aroma lamba: 3-5 damla çay ağacı yağı + 3 damla limon yağı (soğuk algınlığı, odaların dezenfeksiyonu, dikkat yoğunluğu)
  • Aroma banyoları:5 damla çay ağacı yağı saf halde ya da diğer eter yağlarıyla birlikte (deri hastalıkları, nörodermit, psoriyazis)
  • Aroma madalyonları: 2-3 damla çay ağacı yağı (soğuk algınlığı hastalıklarının önlenmesi, dikkat yopunluğu)
  • Masaj:5 damla çay ağacı yağını 10ml masaj yağına ekleyin (fiziksel aktiviteden sonraki kas ağrıları, eklem hastalıkları, eklem ağrıları).
  • Ovmalar:7-8 damla çay ağacı yağını 10 gr temel maddeye ekleyin(eklem ağrıları, miyozit, nevralji)
  • Aplikasyon: 10 damla+1 yemek kaşığı su (kesikler), 3-5 damla+10ml alkol (tabanlardaki mantar), sorunlu bölgeye 1 damla (siğil, herpes, haşarat sokmaları). 2-3 damla sulandırılmamış halde tampon (çıban, irin), sulandırılmış halde (vajina iltihapları, basur). Liken durumunda – yağı saf halde uçuklara sürün.
  • Çalkalama: 3-6 damlayı 1 bardak suya ekleyin (anjin, stomatit, parodontoz)
  • Ayak banyosu: 2 kahve kaşığı “Ayak banyosu tuzu”na 5 damla çay ağacı yağı ekleyin (mantar hastalıklar, “soğuk ayak” sendromu, ayak şişmesi)
  • Şampuanların zenginleştirilmesi:10gr temel maddeye 3-5 damla çay ağacı yağı ekleyin (kepek oluşumunu önleme, pediküloz, saç dökülmesinin engellenmesi).
  • Dahili kullanım:(sadece doktorla danıştıktan sonra!) – 2-3 damla çay ağacı yağını 1 bardak bitki çayına ya da 1 kaşık bala ekleyin. Bağırsak ve diğer enfeksiyonlar, solunum yolları hastalıkları, sepsis, mantar hastalıkları, jinekolojik ve ürogenital hastalıklar durumunda yara iyileştirici, bakterisid, ter söktürücü etki gösterir. 3 hafta boyunca günde 2 kez yemekten sonra alın.
  • Tümör durumunda (sadece doktorla danıştıktan sonra!) – 1 damla çay ağacı yağı+2 samla bitkisel yağı bir parça ekmeğe ve 1 kaşık süte ekleyip, 3 hafta boyunca günde 2 kez yemekten sonra alın. 2 hafta ara verdikten sonra kuru tekrarlayabilirsiniz.

 

Dikkat! Bu yağı cilde sürdüğünüzde 2-3 dakika boyunca yanma hissedebilirsiniz. Bu tepki doğaldır. Mukozaya değse bile yanık oluşturmaz.

 

Uyarı:Kişisel olarak çay ağacı, manuka veya kanuka yağlarına uyum gösteremiyorsanız kullanmayınız.